bu maç, fenerbahçe-as cannes maçı öncesindeydi ve maça gitmeden önce ilk yarısını evde izleyip son kısmını kahvede izlemiştim.
trabzonspor ilk maçta 2-1 kazanmıştı, skor riskliydi ama bu maçta trabzonspor'u tur açısından şanslı görüyordum. trabzonspor o dönemlerde avrupa'da güçlü dönemlerindeydi ama kolay gol yiyebiliyorlardı. bu maçta da nitekim ilk dakikalarda beklediğim bir şekilde ivan ile ilk golü yemişlerdi, savunma büyük hata yapmıştı. maçı tv'de anlatan öztürk pekin, "ne yapıyorsunuz" diye tepki vermişti hatta.
ancak bu skor trabzonspor için dezavantajlı olsa da trabzonspor'un gol bulabileceğine inanıyordum, tur gitti diye bir düşünce oluşmamıştı bende. çünkü trabzonspor'u o dönemlerde avrupa'da güçlü yapan, kolay gol yiyebildiği kadar kolay gol ayabilme özelliğiydi. nitekim bu maçta da sprinter orhan çıkrıkçı boş bir alan bulup beraberlik golünü buldu 15 dakika falan sonra. çok geçmeden bir kornerde bu sefer orhan kaynak (k. orhan) iinci golü de attı. ilk yarı 2-1 trabzonspor'un üstünlüğü ile bitti. artık tur kolaylaşmıştı.
yine de 2. yarıda, tur şansları azalsa da dinamo bükreş'in yenilmeye niyeti yoktu. çift katlı otobüsle aksaray'a babamın bürosuna giderken maçı walkman'den takip ediyordum o sırada. dinamo bükreş 2. yarıya baskılı girip 50.dakikalarda niculescu ile beraberlik golünü buldu. ancak maçın son 10 dakikasında büronun bulunduğu apartmanın alt katındaki kahveye girdiğimde trabzonspor üst üste net fırsatlar yakalıyordu ve bunlardan birinde sanırım soner ile 3-2 öne geçtiler. ama çok dayanamadılar, rakip lika ile beraberlik golünü buldu ve maç 3-3 bitti. trabzonspor bu sonuçla 2.tura çıktı ve aston villa ile eşleşti.