mehmet yüce'nin türk futbol tarihi - birinci cilt: osmanlı melekleri adlı kitabından;
final müsabakası
16 nisan 1915 cuma galatasaray 3-2 anadolu
açıklama: t: tehir, i: iptal, h: hükmen, y: yarıda kaldı, b: berabere, - oynanmadı. sonucu yazmayan müsabakalar fikstürde olmasına rağmen tespit edilememiştir.
1914-15 istanbul ligi puan cetveli
kulüp - 0 - g - b - m - ag - yg - p galatasaray - 4 - 3 - 0 - 1 - 26 - 5 - 10 anadolu - 4 - 3 - 0 - 1 - 10 - 15 - 10 idman yurdu - 4 - 0 - 0 - 4 - 0 - 16 - 4
süleymaniye ve altınordu kulüpleri ligi terk ettikleri için nizamname gereği yaptıkları bütün müsabakalar için mağlup addedilmişlerdir.
16 nisan’da oynanan final müsabakası okdukça heyecanlı geçmiştir. bu müsabakanın tafsilatı donanma mecmuasında neşr edilmiştir. idman mecmuasının yayın hayatının sona ermesi ile birlikte birkaç senedir yayınlanmaya başlanan donanma mecmuasında idman sütunları adıyla spor ve futbol müsabakalarının havadisleri verilmeye başlamıştı. bu haber de 1914-15 sezonu istanbul futbol birliği ligi müsabakaları ve gelişen olaylara topluca bakılıp hülâsa edildiğinden, makalenin tamamım nakletmeyi doğru buluyorum: (donanma, sayı 42, 22 nisan 1331)
futbol müsabakaları
“330-331 sene birinciliğini galatasaray takımı kazandı.
galatasaray takımı: hamdi - adnan, hüseyin - sedat, celâl, nâmi s fâzıl, mazhar, emil oberle, hasnûn, selami.
330-331 (1914-1915) senesi birlik müsabaka-ı umûmîyesinin sonuncu müsabakası geçen cuma günü kadıköy îttihad kulübü çayırında galatasaray ve anadolu takımları arasında icra edilmiştir.
evvelce yazdığımız vech ile bu ‘müsabaka-i umûmîyeye’ galatasaray, anadolu, altınordu, idman yurdu, süleymaniye kulüpleri iştirak etmişlerdir. müsabakanın birinci kısmının sonunda altınordu’nun anadolu ile icrâ edemeyeceği bir müsabakada galebe ettiği halde ismi birlik hey’etine verilmemiş bir oyuncu ile müsabakaya girdiği için mağlup addedilmişdi. mezkûr kulüp birlik hey’etinin bu kararını kabul etmeyerek birlikten çıkmış; süleymaniye kulübü de anadolu kulübü ile çamurlu bir havada icrâ eylediği müsabakada mağlup olmuş fakat muahharen (yazılmış olan) birlik nizâmnâmesine istinaden çayırın pek ziyade çamurlu olması münasebetiyle o müsabakanın hükümsüz addedilmesini talep etmiştir. birlik hey’eti süleymaniye kulübü’nün bu talebini kabul etmediğinden, mezkûr kulüp de istifa eylemiş ve yalnız galatasaray, anadolu, idman yurdu karşı karşıya kalmışlardı.
galatasaray ile anadolu, idman yurdu’na karşı ihrâz-ı galebe eyledikleri için bu iki kulüp müsavi ‘eşit’ derecede nümro ‘puan’ kazanmış oluyorlardı. binâenaleyh birincilik için aralarında son bir müsabaka icra edildi. bu son müsabaka iki sayıya karşı üç sayı ile ve galatasaray’ın galebesi ile neticelendiği için bu sene de birincilik şerefi şimdiye kadar üç defa istanbul birinciliği unvanını kazanmış olan galatasaray kulübü’ne müyesser oldu.
müsabaka hakikî söylemek lâzım gelirse, o kadar güzel ve mükemmel olmadı. evvela çayırın her zamanki kadar değilse de yine az çok çamurlu olması, saniyen; hâl-i seferberi (seferberlik hâli) münasebetiyle iki taraftan da bazı oyuncuların kâfi derecede idmanlı bulunmaması oyunun mutallib (istenen) derecede muvaffakiyet ve mükemmeliyetle cereyanına mani oluyordu. esasen bu sene hâl-i harb münasebetiyle genç ve gayür (gayretli) idmancılardan pek çoğunun vazife-i mukaddese daima icrâ-yı tesir eylemiş, bazen en kuvvetli bir kulüp, en zayıf bir takımla meydana çıkmaya mecbur kalmış, takımların efrâdı arasında her hafta daimi bir tebdil müşâhede edilmiştir.”
buraya kadar yazılanları özetleyecek olursak, birinci kısımda, süleymaniye ve altınordu kulüplerinin çeşitli sebeplerden dolayı ligden istifa ettikleri, galatasaray ve anadolu kulüplerinin ikisinin birden idman yurdu’na galip gelmelerinden ötürü, aynı puana haiz olduklarından bir final maçı yaptıkları anlatılıyor.
ikinci kısımda ise müsabakanın o kadar da muntazam olmadığı; bunun sebepleri hakkında da; sahanın az çok çamurlu olması ve harp nedeniyle takımlarının oyuncularının devamlı surette değişiklik ihtiva etmesidir diyor.
galatasaray’ın neticede anadolu’yu 3-2 mağlup ederek şampiyon olduğunu da ilâve ediyor. müsabakanın tafsilatı ise şöyle:
“müsabakanın suret-i cereyanına gelince; oyuna başlar başlamaz galatasaray muhacimlerinin bir iki hücumu ile top evvela anadolu kalesine doğru sevkedilmişti. fakat anadolu’nun müdafaası, muhacimatı kesr ve tevkife (durdurmaya) ve sayı yapmasına mani oluyordu. bir müddet sonra anadolu’nun sağ ve merkez muhacimleri evvela galatasaray sol muavininin gevşek ve mütereddit müdafaasını sonra da müdafaaları geçerek topu galatasaray kalesine havale ettiler. kalecinin nâkıs (kusurlu, noksan) bir müdafaadan sonra düşmesi üzerine ikinci bir gayret ve himmetle ilk sayıyı yapmaya muvaffak oldular. top güzel sevk edilmiş ve sayı pek güzel bir tarzda yapılmıştı. oyun tekrar başladı ve galatasaray’ın mütemadi hücumlarıyla devam etti. anadolu’nun muavinleri ve bilhassa müdafaaları ile kalecisi gayet iyi müdafaa ediyorlardı. fakat bir iki defa pek tehlikeli dakikalar geçirdiler; emil oberle’nin şiddetli darbeleri kale direklerini salladı. fakat bu mahir oyuncu hizmet-i askeriyesini îfâ etmekte olması münasebetiyle idmansız bulunduğundan, her zamanki katî ve şedit darbeler yapıştıramıyordu. müsabakanın hitamına doğru evvelce birkaç güzel fırsat kaçırmış olan fâzıl bey, galatasaray hesabına birinci sayıyı yaptı. anadolu takımı da alelekser (çok defa) sağdan ve soldan sevk edilen suretle epey hücumlar yapmaya muvaffak olmuştu...”
mecmua “küsurat-ı mündericat (yazının geriye kalanı) hasebiyle makalenin mabadı gelecek nüshamıza kalmıştır” diye bir not yazmış makalenin sonuna... zaten o devrin maç anlatımını ve müsabakanın gidişatını görmemiz için bu kadar bilgi kâfi...
anadolu’da önceki bölümlerde bahsettiğimiz, meşhur futbolcumuz merhum hasan’ın oynadığını görüyoruz. öyle büyük bir futbolcu ki, ilk müsabakasında gol rekoru kırılan müsabakada 14-1 mağlup olan bir takımı toparlayarak final maçına kadar getiriyor ve son dakikada yedikleri bir golle şampiyonluğu kıl payı kaybediyor.