arsenal... çocukluluğumdaki rüyalarımızın takımı... ingiliz futbolu deyince hemen akla geliveren takım... eskiden beri bütün ingiliz futbolcularının formasını giymek için can attıkları takım... ama bugün liglerin sonundaymış. ama bu sene çok maçlarından sonra taraftarları tarafından yuhalanmış. ingiliz takımları sezon bittikten sonra dışarda keyif için kendilerini sıkmadan oynarlarmış... bütün bunları da bile bile yine de «ne de olsa arsenal bu. ne de olsa ingiliz birinci ligi takımı» diye diye koşmuştuk sahaya. fakat orada haşmetli bir mâzinin acıklı bir enkazım seyrettik sadece. toprak saha... şu bu... veya kendilerini sıkmadılar da diyemeyiz ki... zirâ adamakıllı asıldılar maça. hem oyun düürüşü, mantığı bakımından da doğrusu modenr ve garplı idiler. ancak bilhassa forvetlerinde yapıcı. kendilerine güvenen oyuncuları yoktu. belki de deminden beri yok dediğimiz hususların bâzıları vardı da bunların da beşiktaş'ın akıllı, rahat, kendine güvenen oturaklı oyunu yokediverdi.
arsenal’ın oynadığı 4 - 2 - 4'un rakibe verdirebileceği açıkları beşiktaş kapatmasını bildi. zâten o açıklıklara fırlayabilecek, gidecek bir şeyler yapacak arsenallı da yoktu ya. bir zaman lar taraftarlarının «go on gunners» diye, yâni «haydi topçular» sedâlariyle çılgınca teşçi ettiği arsenallı topçular topatmış eski zenginler gibiydiler sahada. herşeye rağmen beşiktaş'ı birinci kümeden bir ingiliz takımım hakkiyle dize getirdiği için tebrik etmek gerek.