ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
kupadan italya'ya metin'den marcello'ya
hakemler, saha sahibi hangi takımsa, o takımın sahasındaki maçlarda, saha sahibi takımlara adım adım değil, duygu duygu yaklaşıyorlar.
dün kondisyon olarak, pozisyonlara yakın bulunmak için beşiktaş'lı necdet'ten on kat fazla koşan efor sarfeden sadık deda'nın tartışılmaz hakemliğinde, halil ibrahim'e kalkan alakasız ofsayt bayrağının açık kiri, düdüğüne sıçramasa idi, maçı son on yılda en iyi yönetilmiş futbol müsabakası olarak niteleyecektim...
* * *
beşiktaş geri dörtlüsü ve orta sahası maç boyunca istanbul belediyesi'nin açtığı havagazı şebekeleri harfiyatı gibi delik delikti...
beşiktaş defansı maç boyunca ankaragücü forvetlerine o kadar çok hata yağdırdı ki, bu hata yağmuru deterjan firmalarının türkiye'de çamaşır yıkayan eli ıslak ne kadar hatun varsa, onlara yağan hediye yağmurunu bile solladı.
dünkü beşiktaş orta sahasında bir beyin olarak değil, ama doksan dakika bir kaba kuvvet olarak direnen rıza olmasa, bu defans ve orta saha ile, beşiktaş değil kupada, finale gitmek, gitse gitse sultan suyu'ndaki piknik maçlarına gider.
* * *
ankaragücü'nü beğenmedim. takım asfalt silindiri gibi ağır. bu kadar yavaş oynayan bir takım gole gitmez, gitse gitse, iki günde karaköy'den harbiye'ye gider.
hüsnü'yü ankara'nın havası mı. yoksa ankara'nın kızları mı çarpmış belli değil ama, belli olan çarpılmışlığı. nerede trabzon'daki profesyonel ateş hüsnü... nerede noel mumu gibi yumuşamış ankaragücü'lü hüsnü?..
alper'in büyük bir tekniği var, fakat defans hamağından çıkıp ofansta uzun yurt köşeleri denemeyecek kadar yandan çarklı bir molla... halil ibrahim topu yere indirip çabuklaştığında beşiktaş defansının kafalannı birbirine vurduracak kadar bir "kaza uzmanı" idi. ama fazla şahsiyet olayım diye sonunda şahsi oldu...
* * *
başbakan turgut özal başarır mı başarmaz mı? onu ne ben, ne tanrı, ancak imf bilir. türkiye'de yepyeni bir ekonomik bando ile yürüyor...
"fiyatlar yukarı enflasyon aşağı"
ekonomik yürüyüşümüze kim çomak sokar bilmem ama, dünkü fubol yürüyüşüne baktım da bir lig altıncısında 10 yıl önce beşiktaş'tan işe yaramaz diye burunlanmış bir kemal kılıç forma giyiyorsa, iskender gibi bir turşu ise onbirde yer bulup bir de takım birkaç tane olabiliyorsa türk ekonomisinin ıslahı belki mümkün olur ama, türk futbolcu tipini ıslah etmek kesinlikle mümkün olmayacaktır.
* * *
dün bir cenaze marşı eşliğinde bir doksan dakika ağzımda cigara yüzümde 250 gram hüzün hep beşiktaş'lı metin'e baktım.
doğrulan gelişmemiş hataları hatalı ülkenin hataları idi.
doğumda adres sasırsa idi izmit yerine roma'da doğsa idi, babası kulağına "metin" demese de marcello dese idi.
10 yaşında antrenör diye yerli bir kalasın eline düşmek yerine liedholm gibi bir çocuk ustasının rahle tedrisinden geçse idi, bugün marcello olarak conti gibi, falcao gibi ayaklarını piyano maharetinde kullanan orta saha ustalarının önünde dünya sahalarını kasıp kavuracağı hem de hiç kimse bu marcello'nun metin'den olma bir marcello olduğunu bilmiyecekti. şimdi metin'i herkes metin olarak görüyor. metin olarak görülen metin görülen lüzum üzerine rakip ceza sahalarının içine girip çıkmaya devam edecek ve yaşı yirmi bir olduğuna göre kısmetse dokuz yıl yedi ay onaltı gün sonra milli takım'a girecektir.