zalad bir yıl eskişehirspor'da, kalecilikte sesi arada sırada çıkan bir eski eldiven eski bir vücut muydu?..
daha zalad eskişehir'e zamlanmadan önce yugoslav futbolunun smokingli, beyaz eldivenli, silindir şapkalı diplomatı olan ali şen, suyu çok verilmiş kavak misali futbol zeminine 2.80 yükseklikten bakan bu adam için aynaya benzer parlaklıkta aynen şunları demişti...
"kaleye yama, arkana akma..."
pahalı bir yama değildi zalad... 60 bin dolarlık meblağ, yugoslav futbolcularının türkiye için uyguladıkları "asgari oynama ücreti" dikkate alındığında, sayılması zor, insanı kara kara düşündüren bir hovardalık değildi.
eski başkan ali şen'in yeni başkana, takımın kaleci konusunda verdiği s.o.s için önerdiği zalad ithal malı, fenerbahçe vapurunun karaköy iskelesine bir türlü yanaşmaması yüzünden düşlerdeki "kalamış'a seyahat" gerçekleşmemiş. ve yugoslav harem terminalinde bulduğ boş bir otobüse binerek eskişehir mütevazılığında, kalecilikte "bir bilen"i oynamak üstüne küçümsenemez bir sınav geçirmeye talip olmuştu.
* * *
az sıçrasa dudakları ile üst direği öpecek kadar boyalı odun seksine tutkun olan zalad, 1.90'ı aşan boyuna rağmen, yer toplarının çaresiz seyircisi değildi. "uzundan ve kantara eziyet veren adamdan kaleci olmaz" diyen klasik reçeteye rağmen zalad, iki ebattan da defolu olmasına rağmen, hem yere toplarında son derece becerili idi, hem de tayming hareketlilik ve çabukluk isteyen pozisyonlarda fazla kilolarını zeplin safrası gibi hemen atıveren bir elek mekanizmasının şaşırtıcı teknolojisine sahipti.
zalad'sız bir eskişehir olmadı ligde... futbolcunun ayağını da başını da, futbol topunun tekeri ve mekerini de çok iyi bilen başkan aydın begiter, zalad'ın ismi çağrıldığında zarifleşiyor, seçtiği kelimeler kruvaze ceketlerini ilikliyorlar...
"zalad'ın hem kaleciliğine hem insanlığına tam numara, helalinden on... o gerçek bir yugoslav prensidir."
* * *
mevsim sonunda söylentileri söylenemez kafa ağrılarına yakalanan zalad, eskişehir kale sahanlığından havalanıp, fulya'nın sert toprağına ve sık sık hortumlanan tozuna, kanattan kopan sürpriz bir göktaşı gibi düşmüştür.
zalad eleştirisi beşiktaş'ta şimdiki yazda eşeleniyor.
eleştirinin ilk raundu şu... beşiktaş şampiyonluğu kaleci yüzünden mi kaybetti ki, böyle bir kazak değişimine gerek gördü.
eleştirinin ikinci raundu şu... dünya kulüpleri ve avrupa'nın profesyonel transfer cambazları astronomik paraları sadece forvet ve orta saha oyuncuları için dökerler. geri dörtlü ve kaleci, seyirci ilgisini çekmediği gibi bu tipler, "gişe şampiyonları" de değillerdir.
beşiktaş zalad'la jurkoviç gibi "riskli bir kaleci tipinden" kurtulup daha garantilerle etiketlenmiş bir kaleye sahip olacaktır.
fakat zalad sadece rakipleri karşısında beşiktaş'ı savunacaktır. şampiyonluk için daha değişik etkenler, türlü çeşitli ofans zenginlikleri ve yaratıcı beceriler söz konusu olduğunda, zalad'ın işlevi benim gibi beşiktaş taraftan gibi, tribünde oturan adam olmaktan öte bir pay sahipliğine erişemeyecektir.
3 temmuz 1987
not: yazı tarihinden önceki son eskişehir maçı olduğu için yazdım...