ilk basımı 2002 olan islam çupi'nin "futbolun ölümü" kitabından;
kaleci fevzi ve mazi
beşiktaş-galatasaray maçı, siyah-beyazlı kaleci genç fevzi'nin harika kurtarışlarıyla başlayıp, bir geri pasını ıskalayarak golle sonuç anan çok dramatik bir pozisyonla bitti. o pozisyon şunu anlatmaktadır bütün kalecilere... file bekçisi artık antrenmanlarda çok sık verilen geri paslar sebebiyle kendi defansıyla nem hareket hem konuşmalarla bir mutabakat noktası bulmalıdır. bir file bekçisi maç içinde devamlı uyarılarla kendi defansını fazla geri pas vermeme konusunda bir nevi yasağa alıştırmalıdır.
pozisyon anında ve maç sonrasında çok üzülen fevzi, aynı hislere gözyaşı ile tribünde cevap veren sevgili eşi, gece evde aynı hislerle bir 12 saat geçiren genç karı koca, bir gün sonra antrenmanda takım arkadaşları ve taraftardan özür dileyen fevzi üzüntüyü uzatmakla hem topluma, hem beşiktaş'a bir şey söylemek ihtiyacını hissetmektedir. "bu ıskamla beni kötü kaleci olarak yorumlayıp, üç direk arasını benden almayın" diye topluma mesaj veren fevzi, beşiktaş yönetimine de şunu söylemektedir: "maç sahasını idman kramponlarıyla sık sık çiğnetmeyiniz. bunu yapacağınız haftalar müstahdeme söyleyin, sahayı özellikle kale önlerini daha iyi bastırıp düzeltsinler" .
fenerbahçe tarihinin en büyük kalecisi cihat arman 1938'den 54 yılına kadar 16 yıl aralıksız file bekçiliği yaparak hem tek adamlık rekorunu kırdı, hem de oyuncu olarak takıma en çok taraftar kazandıran adam oldu. benim çocukluğumda cihat arman'ın kepine vurulmayan yoktu, benim gibi 8-10 yaşını sürdürüp, içi futbolla kıpır kıpır olanların cihat'ın şansı veya lacivertli bol olan yakası az olan renklerinin arkasından kalecilik yapmadığı haftası olmazdı. onun kazakları o devrin futbol modasının en çarpıcı örneği sayılırdı.
işte bu cihat arman harika kurtarışlar ve parlak kaleci resitalleri ile geçirdiği sezonları mutlaka fevzi'ye benzeyen bir iki golle fena kapatırdı. fakat beşiktaş kalecisine benzeyen üzüntüleri hiç göstermezdi.
hatırlıyorum 1939 kışında, şeref stadı'nda sabri, hakkı, kemal, şeref, şükrü forvetinin saldırı ve şut salvolarına karşı cihat arman tek başına harikalar yaratıyor, çengel hüseyin'in son dakikalarda attığı bir taçla kafa vurmayan sabri'nin başına çarpan top tıngır mıngır fenerbahçe kalesine giriyor.
1941 yılında fenerbahçe stadı'nda, doğu akdeniz ingiliz donanma kuvvetleri ile fenerbahçe oynuyor. o güne kadar tek penaltı kaçırmayan sarışın fetton'un vuruşunu görkemli bir plonjonla kornere atan cihat arman, hemen akabinde kornerden gelen bir toptan uydurma bir vuruşla golü yiyiyordu.
böyle berbat yenen gollerden sonra cihat arman üzülmez gözyaşı dökmez, bu futbol ilahı yerine tüm istanbul seyircisi ağlardı.