diyarbakırspor için artık sadece bir maç kalmıştı. bu maçta alınacak 3 puan süper lig’i getirecek, kulüp tarihine “üstün başarı” diye yazılacaktı. takım süper lig’e çıkarken başkanlık koltuğunda oturan adnan öktüren döneminde ohal valiliği nce yapılan para yardımı aslında her şeyi özetliyordu. öktüren’den hemen önceki dönem, o zamanın parasıyla 32 milyar (32 bin lira) olan para yardımı öktüren’in başkanlığı döneminde tam tamına 1 trilyon 232 milyara (1 milyon 232 bin lira) çıkacaktı.
bu rakamlar arasındaki uçurum, birbirini takip eden dönemler de dikkate alındığında devlet’in kendi kontrolündeki takıma verdiği önemi de bir kez daha gözler önüne seriyor. adnan öktüren açıkça devletle işbirliğine girerek spor ahlakına ve sporun hukukuna kara bir leke düşürüyordu.
istanbul büyükşehir belediyesiyle oynanan son maç da bu durumu değiştirmiyordu.
medya, politika, sanat ve iş adamlarının desteği ile istanbul inönü stadyumu’na çıkan diyarbakırsporlu futbolcular, “kimsenin değil, halkın takımıyız” pankartıyla taraftan selamladılar. şeref tribünü’nde dönemin başbakan yardımcısı ve anap genel başkanı mesut yılmaz, devlet bakam edip safter gaydalı, çalışma ve sosyal güvenlik bakanı yaşar okuyan, hadep’li diyarbakır büyükşehir belediye başkanı feridun çelik, diyarbakır valisi cemil serhatlı, emniyet müdürü atilla çınar, diyarbakır milletvekilleri seyid haşim haşimi, nurettin dilek, abdülkadir aksu, sacit günbey, a. samet turgut, salih sümer, ömer vehbi hatipoğlu, nurettin atik, segbetullah seydaoğlu, şımak milletvekili ve anap genel başkan yardımcısı salih yıldıran, mardin milletvekili aydın ayaydın, devlet eski bakanla-nndan hikmet çetin, sanatçı mahsün kırmızıgül, izzet yıldız-han ve çok sayıda üst düzey yönetici hazır bulunmuştu.
maça ilgi büyüktü. diyarbakır’da bile toplanmayan otuz bine yakın diyarbakırspor taraftan istanbul inönü stadyumu’nu doldurmuş, o gün sadece diyarbakırspor’un galip gelmesini istiyordu. hollanda’dan kalkan iki özel uçak sırf diyarbakırspor’un bu coşkusuna ortak olmak, tanık olmak için istanbul’a gelmişti. çoğunluğu diyarbakır’ı görmemiş avrupa’daki diyarbakırlılar maçı izledikten sonra aynı gün geri dönecekti. 10 bine yakın seyirci dışarıda kaldı. maçı 3-2 diyarbakırspor kazandı. gollerden sonra futbolcular tribünlerdeki gaffar okkan posterine selam duruyor, taraftarlar “katiller bulunsun, hesap sorulsun” sloganları atıyordu. fakat maçın sonlarına doğru istanbul büyükşehirli bir futbolcunun kornerden kendi kalecisine geri pas vermesi yalnız statta bulunan seyircilerce değil, televizyonları başında maçı izleyenlerce de şaşkınlıkla takip edildi.
istanbul büyükşehir belediyesinin forvet oyuncusu azat, aynı zamanda takımının en tehlikeli oyuncusuydu. maçtan günler önce diyarbakırlı bir iş adamı tarafından yakın markaja alınmıştı. agresif, hırçın ve yırtıcı futboluyla tanınan azat, santrfordan çok rakip takımın 12. oyuncusu gibi sahada dolandı durdu. diyarbakırlıların ceza sahası içinde ve önünde kendisinde toplanan topların neredeyse hiçbirini kaleye yollama başarısını gösteremedi. birçok topu geri pas olarak ayağından çıkardı. 90 dakika sonunda sahadaki performansından dolayı bir araba sahibi olan azat, sonraki gün de spor yorumcularından kadrodaki isminin yanma iki yıldız aldı.
birçok televizyon kanalı yayınlarını keserek ya da alt yazı geçerek izleyicilerine diyarbakırspor’un süper lig’e çıktığının haberini verdi. başta diyarbakır olmak üzere, urfa, mardin, hakkari, muş, bingöl, van ve bitlis gibi kürt illeri ve istanbul, izmir ve ankara gibi büyük kentlerde de zafer işaretleri eşliğinde sloganlı, zılgıtlı kutlamalar yapıldı. kürt illerinde bazı kutlamalar sabaha kadar sürdü. şehirde belki de ilk kez herkes seviniyordu. diyarbakırspor taraftan olan kemal günçer o gün yaşadığı duyguları şöyle özetliyor:
“dün, bize ‘kıro’, ‘vahşi, ‘bölücü’ diyenler, nedenini tam olarak anlamadığım bir şekilde lige çıkmamızı istiyordu. lige çıkağımız gün mutluydum. gecenin ilerleyen saatlerine kadar kutlamalara katıldım. ancak sabah uyandığımda, onurumuzla oynandığını düşündüm. şapkamı önüme koymuştum. yıllardır haksızlığa karşı durmak adına bedeller ödedik. ama şimdi, hakkımızla çıkmamıştık, öfkeliydim.”
o dönem diyarbakır ticaret ve sanayi odası başkanlığını yürüten ve 2009 yerel seçimlerde akp’nin belediye başkan adayı olacak olan kutbettin arzu, bölgenin on altı yıl sonra ilk kez topluca sevindiğini, psikolojik olarak rahatlayan insanların sokağa dökülüp sabahlara kadar sevinç çığlıkları attığını hatırlatacaktı. arzu’nun sözleri, diyarbakırspor’a yüklenen resmi misyonun özeti gibiydi: “bölgemiz insanlarının yıllardır yüzü hiç gülmedi. yıllardan bu yana insanlar hiç bu kadar sevinmemişti. diyarbakırspor’un süper lig’e çıkması insanları psikolojik olarak rahatlattı ve toplumsal sevinç dalgası yayıldı. böylesi sevinçlere susamıştık. diyarbakırspor’un süper lig’e çıkması ilimiz ve bölgemizle ilgili batıdaki yanlış imajı da silecek. bölgeye gelecek insanların kafasındaki diyarbakır’la ilgili yanlış imaj da yok olacak. ekonomik olarak öncelikle iç turizmde bir canlanma olacak. ancak ekonomik sorunların tamamen çözümlenmesi için diyarbakırspor’un ekonomik olarak da birinci lige çıkması gerekiyor. istihdam alanlarının açılması için yatırımların tamamlanması gerekiyor.”