(1 eylül 1980 pazartesi günü milliyet gazetesi'nde yayınlanan saim kaur'un köşe yazısı)
galatasaray bolu'da gerçek anlamı ile tam bir hezimete uğrarken, bu ağır sonucu, önce kendi akıl almaz garip davranışı ve boluspor'un bilinçli, aynı zamanda pozitif futbolu hazırladı. başka bir deyişle galatasaray teknik direktörü, boluspor önünde çok garip bir komplekse kapılarak eşit bir mücadeleyi göze almaması bizce her şeyi peşin kaybetmesine neden oldu.
sarı-kırmızılı takım önceden kestirilemeyecek kadar çok katı ve rakipten öbek öbek korkan bir defans taktiği uygulamaya başlayınca feci akibet belirlenmiş oldu.
galatasaray ikinci yarıda bu çirkin futbolunu bir ölçüde bırakınca denge kurabildi. ama ne var ki keşmekeşe çevrilen defans, boluspor'un bilinçli ve düzenli davranışları karşısında tutunamayarak birbirinden güzel ve kaliteli iki golü önleyemedi.
galatasaray defansını eleştirirken mevcut oyuncuların yerlerinde oynatılmadığını ve ayrıca fatih'in yokluğunun önemli oranda hissedildiğini belirtmek gerekir.
boluspor'a gelince, kırmızı-beyazlı takım yukarda genel durumu belirtilen kişiliksiz bir hale sokulan galatasaray karşısında çok rahattı, iyi bildiği futbolunu kolayca uyguladı, tehlike yarattı, şut attı ve klas gollerle gerçek beğeni kazandı.
geride, kendine olan güveni tam blokaj ve yer tutma becerisi mükemmel kaleci ilker vardı. ilerde halil ibrahim her yönü ile avrupa stilinde futbol oynadığını kanıtlayarak takıma yararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
geride alaattin ve k. ibrahim defansın baş adamları olarak dikkati çektiler. ayrıca k. ibrahim'in mükemmel çıkışlarıyla gollerin hazırlayıcısı olduğu dikkatten kaçmadı. bunları selahattin'in yapıcı tutumu ve minas'ın devamlı çalışmaları izledi. böylece boluspor kendisini coşkunca destekleyen seyircisine sezonun ilk mükemmel galibiyetini armağan etmiş oldu.