orhan berent'in altay: alsancak'ın sakini kitabından;
1930’larda izmir’de futbol ve altay
altay büyük bir futbolcu fabrikasıydı. kimi zaman birinci takımı izmir liginde maçlar yaparken ikinci takımı ege bölgesinde turneye çıkıp aydın’da maçlar yapıyor, üçüncü takımı ise gençler turnuvasına katılıyordu. bu dönemde altay’da en çok öne çıkan isimler, kaleciler fehmi eriş, cemil tuğaltay ve orhan, oyuncular ismail hakkı, faruk, niyazi, kemal, nevzat, hilmi, doğan, orhan, baron fevzi, dominic gibi futbolculardı. bu kadronun 1930’da şampiyon olması rastlantı değildi şüphesiz. 27 aralık 1929’da ligde altınay’ı 2-1 yenip 1930’a giren altay, şampiyonluğun en güçlü adayıydı yine. (*) (**) 1950 yılma hızlı ve havası oldukça yerinde giren altay, ligde o zamanın güçlü takımı sakarya’yı 2-0 yenerken, birkaç sezon önceki eski gücünden uzak karşıyaka ise altınordu ile 1-1 berabere kalıyordu. 11 şubat 1930 tarihli cumhuriyet gazetesinde haber şu şekilde verilmişti:
“altay-sakarya müsabakası rüzgârlı bir havada oynanmış, seri ve seyyal bir cereyan takip ettikten sonra 2-0 altay’ın galebesile neticelenmiştir. bu müsabakadan sonra altınordu ve karşıyaka karşılaşmışlardır. bu karşılaşma da aynı şekilde heyecanlı olmuş, takımlar birer sayı ile berabere kalmışlardır.”
(*) altaylı vehbi’nin sahada vefat ettiği maç, bu maçtır. altay’ın iki golünü vahap atmıştı.
(**) bu maçla ilgili ikinci bir ağızdan öğrendiğim ilginç bir anekdot, vehbi’nin hastanede bir ara kendine geldiği ve çevresindekilere sahada olayın nasıl meydana gelip kendisini makasa alan ve karnına dirsek atan altaylı futbolcuları isim vererek, ama sonlarına bey takısı koyarak anlatmasıydı. “benim bu duruma gelmeme sebep olan.....bey ve.......bey’dir.” aktarılan anekdot ne kadar gerçeğe uygundur bilemem. fakat burada önemli olan, ölüm döşeğindeki bir insanın olayı aktarırken bile rakip futbolculara “bey” diye hitap etmesiydi. 1930’lu yılların başında altaylı futbolcular hem modernliğin hem de sportmenliğin bir anlamda izmir’deki temsilcisiydi desek abartmış sayılmayız.