ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
alain giresse, platini, tigana ve genghini ile birlikte 82 dünya kupası'nın ve fransız futbol tarihinin en gösterişli forvetini oluşturdular. giresse o kadar ufak tefekti ki, televizyon ekranında daha da küçülmüş gibi görünüyordu.
macar puşkaş, alman seeler gibi tıknazdı; hollandalı cruyff ile gianni rivera ise narin yapıdaydılar. pele, arjantin'in orta saha oyuncusu, güçlü kuvvetli nestor rossi gibi düztabandı. cooper testinde en olumsuz sonuç alan brezilyalı rivelino'yu sahada tutabilmek mümkün değildi; yurttaşı socrates ise tıpkı bir turna kuşu gibiydi, uzun bacakları ve çabuk yorulan küçük ayakları vardı, ama topuk paslarını vermede onun üstüne yoktu; istese penaltıları bile topuğuyla atabilirdi.
bir futbolcunun fiziksel ölçüleriyle hızlılık ve kuvvet göstergesinin oyundaki başarısını belirleyen öğeler olduğunu düşünenler yanılmaktadırlar. nasıl ki bir erkeğin cinsiyet uzvunun uzunluğu ile cinsel doyuma ulaşma arasında bir bağlantı yoksa, zekâ testindeki başarı ile yetenek arasında da bir ilgi yoktur. en iyi futbolcuların michelangelo'nun heykellerinin ölçülerinde olmadıkları bilinen bir gerçektir ve birçok durumlarda yetenek, fiziksel yetersizlikleri meziyete çevirme sanatı olarak kabul edilmektedir.
kolombiyalı carlos valderrama'nın bacakları çarpıktı ve bu çarpıklık topu saklamasında işine yarıyordu. garrincha'nın çarpık bacakları için de aynı durum söz konusuydu. uruguaylı cococho alvarez aksayarak yürürdü, çünkü bir ayağı öbürüne doğru dönüktü, buna rağmen pele'yi sakatlamadan marke edebilen ender futbolculardan biriydi.
94 dünya kupası'nın yıldızları romario ile maradona tıknaz ve biraz göbekliydiler. italya'da başarılı bir futbol sergileyen iki uruguaylı forvet oyuncusu ruben soso ve carlos aguilera da kısa boyluydular. kısa boylulardan brezilyalı leonidas, ingiliz kevin keegan, irlandalı george best ve "pire" lakaplı danimarkalı allan simonsen ufak cüsseleri sayesinde aşılması güç defans oyuncularının arasından kolayca sıyrılabiliyorlardı. river plate'in sol açık oyuncusu felix loustou ufak tefek olmasına rağmen demir gibi bir vücuda sahipti ve ona "vantilatör" lakabını takmışlardı, çünkü rakiplerinin kendisini izlemesini sağlayarak takım arkadaşlarının rahat nefes almalarına fırsat veriyordu. uzun lafın kısası, liliputvari bir futbolcu, iri cüsseli bir rakip futbolcu tarafından ezilmeden, oyunun düşük temposunu daha canlı bir hale getirebilir.