ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
dünyanın dört bir köşesinden beş bin gazeteci arjantin'e gelmişti; basın ve televizyon merkezi son derecede moderndi; statlar muhteşem, havaalanları yepyeniydi; kısacası her şey göz kamaştırıcıydı. en yaşlı alman gazetecileri, 78 dünya kupası'nın, hitler'in büyük bir debdebeyle berlin'de açılışını yaptığı 36 olimpiyatı'nı hatırlattığını söylemeden edemiyorlardı.
gelirler ve giderler tam bir devlet sırrıydı. milyonlarca dolarlık masraf ve savurganlık olduğu muhakkaktı, ama askerî cunta tarafından yönetilen bir ülkede insanların yüzlerinden mutlu gülümsemeler kaybolmasın diye masrafların yekûnu hiçbir zaman açıklanmadı. dünya kupası'na ev sahipliği yapan asker liderler, bir taraftan da insanları yok etme planlarını tam gazla uyguluyorlardı. "nihai çözüm" adını verdikleri planlarıyla binlerce arjantinliyi iz bırakmadan katlettiler; ölenlerin sayısı hiçbir zaman tam olarak bilinmedi; kim öğrenmeye çalışıyorsa her ne hikmetse yer yarılıp içine giriyordu. arjantin'in sociedad real kulübü'nün başkanı celedonio pereda, futbol sayesinde arjantin' in, batılı ülkelerin basın ve yayınında sunulan kötü şöhret ve imajının sona ereceğini söyledi. bütün şampiyona boyunca birkaç kez tökezleyen arjantin karması yerel muhabirler tarafından zorunlu olarak göklere çıkarıldı. ne oyuncuları, ne de teknik direktörü eleştirmek söz konusuydu.
ülkenin dışarıda yaygın olan kötü imajını örtmek amacıyla dikta rejimi bu konularda uzmanlaşmış bir amerikan şirketine yarım milyon dolar ödemekten kaçınmadı. burson-masteller şirketi uzmanlarının raporunun başlığı şöyleydi: "ürünler için geçerli olan ülkeler için de geçerlidir" dünya kupasının güçlü adamı carlos alberto lacoste, verdiği bir demeçte şunları söylüyordu: "avrupa'ya ya da amerika birleşik devletlerine gittiğimde beni en çok etkileyen şey ne mi? büyük binalar, büyük havaalanları, muhteşem arabalar, lüks eşyalar..."
dolarları buhar edip yok etmede, ani servet yaratmada bir hokkabaz gibi ustalaşmış olan bu amiral, kendisine rakip olabilecek bir başka asker kökenli kişinin esrarengiz bir cinayete kurban gitmesinden sonra dünya kupası'nda tek adam durumuna geldi. lacoste, muazzam meblağları kimseye hesap vermeden kullanıyordu; galiba bu meblağların bir kısmı dalgınlık eseri cebine girmişti. dikta rejiminin maliye bakanı juan alemann, kamu kaynaklarının sorumsuzca harcanması konusunda birtakım yersiz sorular ortaya attığında, amiral alışılmış uyarılarından birini daha yapmada gecikmedi: "kabak başlarında bir bomba gibi patlayacak olursa sızlanmasınlar..."
gerçekten de arjantin seyircisi peru'ya atılan dördüncü golü çılgınca alkışlarken alemann'm evinde, kimin tarafından yerleştirildiği belli olmayan bir bomba patlayıverdi.
dünya kupası'nın sonunda amiral lacoste, organizasyonda göstermiş olduğu çabaların bir ödülü olarak fifa'nın başkan yardımcılığına getirildi.