ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
askerler endonezya'yı kana bulamışlardı o yıl; yarım milyondan fazla insan ölmüştü, kim bilir belki de bir milyondan fazlaydı ölenlerin sayısı. general suharto sağ kalan bir avuç kızılı, pembeyi ya da rengi kuşkulu birçok insanı katlederek uzun süren bir diktatörlüğe başlıyordu. gine cumhurbaşkanı n'krumah, afrika birliği'ne gönül verenlerdendi, ama o yıl ayaklanan bazı subaylar tarafından devrildi; aynı şekilde arjantin' de cumhurbaşkanı ıllia da bir hükümet darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldı.
hindistan tarihinde ilk kez bir kadın iktidara geliyordu: indira gandi. ekvador'da öğrenciler diktatöre karşı ayaklanmışlardı. birleşik devletler hava kuvvetleri yeni bir hava akını gerçekleştirerek hanoi'yi bombalıyordu, ama amerikan kamuoyuna göre vietnam'a müdahale edilmesi bir hataydı ve en kısa zamanda askerlerin oradan çekilmesi gerekiyordu.
truman capote "a sangre fria"yı yayımlıyordu o yıl; garcia mârquez'in "yüzyıllık yalnızlık" ve lezama lima'nın "cennet" adlı yapıtları baskıya veriliyordu. rahip camilo torres, kolombiya dağlarından aşağı yuvarlanıyor, che guevara bolivya bozkırlarında sıska atı rocinante'yi koşturuyordu. mao çin'de kültür devrimi'ni başlatıyordu. ispanya'nın almeria sahiline düşen birkaç atom bombası patlamamakla birlikte büyük bir paniğe neden oluyordu. miami'den gelen güvenilir haberlere göre fidel castro'nun devrilmesi an meselesiydi.
londra'da harold wilson piposunu ağzının kenarına sıkıştırmış, seçimlerde elde ettiği başarının tadını çıkarırken, kızlar mini eteklerle sokaklarda dolaşıyorlardı. carnaby street modanın merkezi oluyor ve sekizinci dünya kupası'nın açılışı yapılırken herkesin ağzından "the beatles" grubunun şarkıları dökülüyordu.
bu, garrincha'nın katıldığı son dünya kupasıydı, aynı şekilde meksikalı kaleci antonio carbajal için de bir bakıma uğurlama oluyordu ve şimdiye kadar bir dünya kupasına arka arkaya beş kez katılan tek futbolcu oydu.
şampiyonaya on altı ekip katılıyordu, bunlardan onu avrupa'dan, beşi latin amerika'dan ve bir tanesi de, şaşılacak bir şey, asya'dan gelen kuzey kore'ydi. kuzey kore akıllara durgunluk verecek şekilde italya'yı, pyongyanglı bir diş hekimi olan pak'ın golüyle eledi; bu şahıs yalnızca boş vakitlerinde futbol oynuyordu. italyan karmasında gianni rivera ve sandro mazzola gibi ünlüler yer alıyordu. pier paolo pasolini sahada futbol oynarken destan yazdıklarını söyleyerek onları göklere çıkarıyordu; ne var ki bir dişçinin karşısında korkudan titreyen bir hasta gibi ağızlarını açamadılar.