ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
sanki elinde topları çekebilen bir mıknatıs varmış gibi mermi hızıyla gönderilen topları yakalayarak rakip takımların moralini bozmayı yaklaşık çeyrek yüzyıl sürdüren amadeo carrizo, güney amerika futbolunda bir ekol yarattı. hücumu desteklemek amacıyla kendi alanını terk etme cesaretini gösteren ilk kaleci oydu; rakip oyunculara çalımlar atarak riskli bir şekilde kalesini sık sık terk ederdi. carrizo'dan önce bir kalecinin kalesini böyle terk etmesi hiçbir şekilde izin verilmeyen bir çılgınlık olarak kabul edilirdi. ama daha sonraları bu tür gözü pekçe davranışlar başkalarına da sirayet etti. vatandaşı gatti, kolombiyalı higuita ve paraguaylı chilavert de yerlerini terk ederek kalecilerin gerektiğinde hücuma katılabilecek birer eleman olduklarını gösterdiler.
bilindiği gibi, taraftar, rakip takımın oyuncusunu aşağılanması gereken, nefret edilen bir yaratık olarak görür. ama söz konusu carrizo oldu mu, bütün takımların taraftarları onu alkışlardı, çünkü hiçbir kalecinin onun kadar muhteşem kurtarışlar yapamayacağına dair yaygın bir inanç vardı. bununla birlikte, 1958'de isveç'te düzenlenen dünya kupası'ndan arjantin karması kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırarak döndüğünde, herkesin taptığı bu ilah saklanacak bir delik aramak zorundaydı, çünkü arjantin, çekoslovakya karşısında 6-1 gibi farklı bir skorla bozguna uğramıştı; elbette bu yenilginin faturasını birinin ödemesi gerekiyordu. basın ona ateş püskürdü, taraftarlar onu ıslıklayıp yuhaladı, carrizo gerçekten acınacak bir duruma düşmüştü. yıllar sonra anılarını kaleme alırken adamcağız şöyle diyordu: