ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
50 dünya kupası'nda sıra şampiyonanın en iyi kalecisini seçmeye geldiğinde bütün gazeteciler brezilyalı moacyr barbosa lehinde oy kullandılar. barbosa, kuşkusuz ülkesinin de en iyi kalecisiydi. elastiki bacakları vardı; soğukkanlı kişiliğiyle takıma güven veriyordu. bir süre sonra, kırk yaşlarındayken sahalara veda edinceye kadar da en iyi kaleci unvanını korudu. top oynadığı onca yıl boyunca barbosa, hiçbir hücum oyuncusunun canını yakmadan kim bilir kaç gol kurtarmıştı?
ama 50 dünya kupası final maçında, uruguaylı hücum oyuncusu ghiggia onu, sağ ayağının ucuyla attığı isabetli bir şutla şaşırttı. öne doğru çıkmış olan barbosa, geriye doğru sıçradı, topa eli değdi, ama o anda yere düştü. topu savdığından emin bir halde ayağa kalktığında topu filelerde buldu. bu gol maracana stadyumumu şaşkına çevirdi ve uruguay'ı şampiyon ilan etti.
üzerinden yıllar geçti, ama barbosa hiçbir zaman affedilmedi. 1993 yılında amerika'da oynanacak dünya kupası seçmelerinde o, brezilyalı takımının futbolcularına moral vermek istedi. onları ziyarete gitti, ama yöneticiler onu içeriye sokmadılar. o günlerde baldızının evinde, küçük bir jübile ücretinden başka geliri olmadan yaşıyordu. barbosa şöyle dedi: "brezilya'da en büyük suç için bile verilen ceza otuz yıldır. ben ise tam kırk üç yıldır, işlememiş olduğum bir suçun cezasını çekiyorum."