ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
max theiler, sarıhumma aşısını bulmuştu; renkli fotoğraf henüz ortaya çıkıyordu: walt disney pamuk prenses'i ilk kez gösterime sokuyordu; eisenstein, alexandre nevski'yi film haline getiriyordu. harvardlı bir profesör tarafından yeni icat edilmiş olan naylon, paraşüte ve kadın çorabına dönüşüyordu.
arjantinli şairler alfonsina storni ve leopoldo lugones intihar ediyorlardı. lazaro cardenas, meksika'da petrolü millileştiriyor ve batılı güçlerin ambargolarına ve öbür tedbirlerine karşı koyuyordu. orson welles, marslıların amerika'yı işgal ettiğini uyduruyor ve bunu radyo haberi olarak verdirip bazılarını çok korkutuyordu. standard oil, amerika birleşik devletleri' nin, meksika'yı gerçekten işgal etmesini istiyor ve böylelikle kötü örnek teşkil edebilecek cârdenas'm cüretkârlığının cezalandırılmasını istiyordu.
italya'da "ırk manifestosu" kaleme almıyor, yahudi karşıtı saldırılar başlıyordu. almanya, avusturya'yı işgal ediyordu. hitler tüm enerjisini yahudi avma ve toprak işgaline harcıyordu. ingiliz hükümeti, yurttaşlarına zehirleyici gazlardan nasıl korunacaklarını öğretiyor ve yiyecek stoklamalarını söylüyordu. franco, ispanya cumhuriyeti'nin son kalelerini de kuşatıyor, vatikan da onun kurduğu hükümeti tanıyordu. sartre, "bulantıyı yayımlarken, cesar vallejo paris'te belki bir sağanak altında ölüyordu. orada, paris'te picasso dönemin rezaletini duyuran "guernica"yı sergilerken, pusuda bekleyen savaşın gölgesinde dünya futbol şampiyonalarının üçüncüsünün açılışı yapılıyordu. colombes stadyumu'nda fransa cumhurbaşkanı albert lebrun açılışı yaptı, topa vurmak istedi, ama ayağı yere geldi.
önceki gibi bu da bir avrupa şampiyonası niteliğindeydi. 38 dünya kupası'na yalnızca iki amerika ülkesi ve on bir avrupa ülkesi katıldılar. o dönemde henüz hollanda'nın etkisindeki endonezya karması, dünyanın öbür bölgelerinin tek temsilcisi olarak paris'e geldi.
almanya, topraklarına yeni katmış olduğu avusturya'nın beş futbolcusunu takımına aldı. bu şekilde kuvvetlendirilmiş alman takımı, oyuncularının boynunda gamalı haçlarla ve öbür nazi sembolleriyle, yenilmez bir havayla sahaya çıktı, ama mütevazı isviçre karşısında tökezleyip düştüler. almanya'nın bu yenilgisi, new york'ta zenci boksör joe louis'in alman şampiyon max schmeling'i darmadağın ederek, "üstün ırk" kavramına önemli bir darbe vurmasından birkaç gün önce meydana geldi.