iki hafta önce, (6 yıllık hayalim olan ama tembellikten bir türlü yapamadığım) pikabıma yükseltici alma işini başarıyla tamamladığım için, sabah ayrancı’daki (her ayın ilk pazarı kurulan) antika pazarına gidip plak bakındım. ilginçtir, 1982’de ispanya’da düzenlenen dünya kupası için, iki müzisyenin (michael schanze ve lena valaitis) kupaya katılacak ülkeler için besteledikleri şarkıları, alman milli takımı oyuncularından oluşturulan koro ile birlikte söyledikleri “ole espana” adında bir plak buldum ve hemen edindim!
tanıl abilerdeki deplasman tribününe giderken de yanımda bu plak vardı. görünce şaşırdı, 5 tl’ye aldığımı öğrenince iyice şaşırdı ardından da almanca yazılara bakınıp bana çeviriler yaptı. böylece, satılan her plağın batı almanya futbol federasyonuna 250 mark kazandırdığını ve dönemin futbol federasyonu başkanı hermann neuberger, teknik direktör jupp derwall ve takım kaptanı karl-heinz rummenigge’nin plağı doldururken oldukça eğlendiklerini ve futbolun dostlukları arttırması temennilerini öğrendim.
takım kadroları sahaya yansıdığında rize maçındaki kadrodan sadece sakat olan oktay’ın yerine (geldiği günden beri şans tanınmasını beklediğimiz) mervan’ın sahada olduğunu görüp sevindik. maç başlar başlamaz kora kor bir orta saha oyununa dönüştü. düşük bütçesine rağmen akhisar 2 yıldır, “takım olmanın para ile değil ruh, disiplin ve azimle yapılacağını” bir kere daha ispatlıyor ve hem iyi pres yapıyor hem de oldukça diri görünüyordu. biz ise, ileride tek başına kalan stancu’nun didinmelerine rağmen mervan’a pek top gitmemesi, jimmy’nin oyunda olmayışı ve son 2 yılda elimizde bulunan 2 yaratıcı orta saha oyuncumuzu satıp yerlerini doldurmaya gerek duymadığımız için pozisyon üretmekte zorluk çekiyorduk. derken 29’da ceza sahasına yapılan ortayı defans oyuncularımız uzaklaştırdıktan sonra topun gelişine güzel bir vuruş yapan güray, akhisar’ı öne geçirdi.
golden sonra “bir kere daha” şu anki takım kadromuzun yaratıcı olmakta zorlandığını, stanku’nun çok yalnız kaldığını ve onu destekleyecek bir başka forvetimizin olmadığı gördük. ve “bir kere daha” yarın tamamlanacak olan devre arası transfer döneminde forvet almaya gerek duymayan menajer ve transfer yapıcılarımızın kulaklarını çınlattık!
ikinci yarı skorun verdiği avantajla akhisar geride oyunu kabul ettiği için baskılı görünüyorduk ama sürekli (ve sadece) doldur boşalt yaptığımız ve akhisar defansı hava toplarında oldukça iyi olduğu için önemli bir pozisyona yaratamıyorduk!
arkada gedikler verdiğimiz o anlardan birinde, (sezon başından beri takdirle takip ettiğim ve fena halde youla’ya benzeterek “ah ulan neden bizim böyle hızlı bir forvetimiz yok!” dediğim) oumar niasse topu alıp, gosso’yu peşine taktı ve güzel bir vuruşla farkı ikiye çıkarttı. televizyon başında gardımız iyice düşmüştü. tanıl abi, “en azından bir gol atalım, sıfır değil bir olsun!” diyordu.
golden 12 dakika sonra cağdaş’ın hava topu mücadelesinde stanku’yu sarılarak yere düşürmesinin ardından kazanılan penaltıyı aynı oyuncunun gole çevirmesiyle farkı bire indirdik ve morallerimiz biraz yerine geldi. ama enteresandır ki, akhisar (hafta içi kupa maçı yapmasına rağmen) golü yer yemez sanki maça yeniden başlar gibi, presli ve disiplinli bir şekilde oynamaya başladı. gençlerbirliği’ne sadece bir kere pozisyon şansı tanımadı ki, onda da hakan’ın sağ kanattan ortasını stanku kafa ile petrovicin önüne indirdi ve bu oyuncu kaleci ile karşı karşıya olmasına rağmen inanılmaz kötü bir vuruşla alkaraların tek puan şansını çimlere gömdü!
sonrasında kendi yarı sahamızda kullandığımız taç atışına yaptıkları baskı ile topu kazanan akhisarlıların niasse’ye verdiği top ve yine klas bir golü ile fark yeniden ikiye çıktı ve bize de avucumuzu yalamak kaldı!
ara ara maçı gereksiz yere germelerini bir kenara bırakırsak akhisarlı oyuncuların neredeyse tamamı istekli, disiplinli ve her şeylerini sahaya koyarak futbol oynadılar ve 3 puanı hak ederek kazandılar. biz ise, hem gün gibi ortada olan kadro yetersizliği ve sahadaki oyuncuların birçoğunun isteksizliği nedeniyle pozisyon üretemedik ve kısır bir maç çıkarttık.
maçtan sonra eve doğru giderken, günü ve takımımızın durumunu özetlemek için, “bugün öğrendik ki, bizim menajer ve transfer sorumluları (her kimlerse) akhisar’da kalıp ders almalılar!!!” diye bir twit attım...