kenan başaran'ın "arkadan müdahale: 3 temmuz şike davası süreci" kitabından;
"yargıspor", "iktidarspor"a karşı mı?
yapılan değişiklik, gül tarafından "kişiye özel -ki o da aziz yıldırım oluyor- yasa yapılamaz" şiarıyla veto edilmişti. burada bir parantez açmak şart. mit müsteşarı hakan fidan'ın pkk ile yapılan oslo görüşmesi'ne dair ifadeye çağrılmasına tepki gösteren hükümet derhal bir yasal değişikliğe gitmiş ve bu da cumhurbaşkanı tarafından hemen onaylanmıştı. nedense bu yasal değişiklik "kişiye özel" tartışmasına pek konu olmamıştı!...
şiddet yasası'ndaki değişikliğe sadece akp'deki bir kesim değil, yargı da refleks gösteriyordu. misal, şiddet yasası değişikliğinden bir gün önce mahkeme, berk'in iddianamesine cevaz verdi. bütün bunlar bir "tesadüf değildiyse o zaman ortada açıkça bir "yargı-siyaset" çekişmesi vardı. berk'in medyaya yansıyan şike soruşturması tape'lerine bakıldığında ibb başkanı göksel gümüşdağ'ın da bu soruşturma kapsamında en azından ifadesine başvurulması gerekiyordu. fakat nedense gümüşdağ'a ilk başlarda bir davet çıkartılmamıştı. ne zaman şiddet yasası değişikliği gündeme geldi savcı berk, apar topar gümüşdağ'ı gözaltına aldı. "ifadesine başvuruldu" olarak lanse edilen bu gözaltı kararına gümüşdağ'ın kalabalık bir grupla gitmesi ve siyasetin yanında olduğunu gösterir davranışlarda bulunması dikkat çekiriydi. bir "alan restleşmesi" kokusu veren bu gözaltı eylemiyle emniyet ve savcılık, sanki iktidara, "siz yasa değişikliğiyle bu soruşturmayı sekteye uğratırsanız biz de size yakın isimleri bile sanık sandalyesine oturturuz" mesajı veriyordu.
gümüşdağ, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı lakin savcı berk'in revize ettiği öne sürülen iddianamesine de bir "son dakika golü" hesabı "sanık" olarak girdi. ama hakkında daha az ceza talebi olanlar tutuklanırken, gümüşdağ tutuksuz yargılanacaktı. bu da futbolun temizlenmesini samimiyetle talep edenlerin kalesine atılmış bir gol sayılabilirdi gerek gümüşdağ'ın gözaltına alınıp dosyaya sanık olarak eklenmesi gerek cumhurbaşkanı gül'ün, şiddet yasası değişikliğini veto etmesi hem iktidar partisi içinde hem de yargı ile iktidar partisi arasında bir "yarılma" oluşturdu. bu yarılmayı, daha da genelleştirenler ise şöyle okudu: iktidar ile cemaatin arası açıldı. bu yoruma göre dava sürecinde yer alan yargı kesimi de cemaatçiydi. değişen yasadan hemen sonra aralarında beşiktaş asbaşkanı serdal adak ile teknik direktörü tayfur havutçu'nun da bulunduğu 5 kişi tahliye oldu ancak aziz yıldırım ve arkadaşlarının tutukluluk hali devam etti. aziz yıldırım haklı olarak isyan ediyordu: "hani bu yasa benim için çıkartılmıştı. bakın ben yine içeride kaldım." davanın odağına artık tastamam fenerbahçe oturmuştu...