kenan başaran'ın "arkadan müdahale: 3 temmuz şike davası süreci" kitabından;
kenan yaralı: "senin kafana şarjörü boşaltırım!"
kurul, şikeye teşebbüste dahi takımları küme düşürmeyi öngören futbol disiplin talimatı'nın değiştirilmesi için ankara'da 26 ocak 2012'de toplandı. "görevde olduğum sürece, 58'i değiştirmeyeceğim" diyen aydınlar, bu fikrinden vazgeçmişti ama değişikliği bütün "futbol ailesi"ne imzalatmak istiyordu. genel kurul, 58. maddede yapacağı değişiklikle bir kereye mahsus olarak "kişi-kurum ayrımı"na gidecek ve böylece şike ve teşvik suçlarından ötürü yöneticiler ceza alsa da kulüpler küme düşürülmeyecekti.
ankara'da toplanan genel kurul öncesinde hava pek iyi değildi. kurulun yapılacağı sheraton oteflnde sabaha kadar pazarlıklar yapılmıştı. fakat bu pazarlıklar "spor etiği"nden ziyade "para pazarlıklarındı, özellikle de alt liglerdeki kulüpler, "krizi fırsata çevirmek" hesapları içine girmiş ve 58. değişikliğine destek karşılığında tff'den mali katkı istiyorlardı. bu da bir nevi "teşvik primi"ydi. diğer yandan galatasaray, trabzonspor ve altay gibi kulüpler değişikliğe muhalefet ediyordu. genel kurul sabahı sıkıntı giderek büyümüş ve toplantı gecikmeli olarak başlamıştı. aydınlar'ın açılış konuşmasından sonra değişikliğe cevaz verilmeyeceğini anlayan divan başkanlığı, kurula 1 saat ara verdi. kulüp başkanları aydınlar ile birlikte otelin üst katlarında "olağanüstü bir toplamı" yaptı. bu toplantıda sandalyeler havada uçuştu. şike davasının da sanıkları arasında bulunan manisaspor başkanı kenan yaralı, 3 temmuz sürecinde "talimatlar neyi gerektiriyorsa o yapılsın" tavrını benimseyen orduspor başkanı nedim türkmen'i tehdit ederek, "kafana şarjörü boşaltırım" diyerek tehdit etti. nihayetinde kaldığı yerden devam eden genel kurulda fenerbahçe asbaşkanları nihat özdemir, ali koç, cihan kamer ve abdullah kiğılı 58. maddede değişiklik istemediklerini söylediler. peki bu demek oluyordu? "fenerbahçe'yi kurtarmak için" yapıldığı söylenen bu değişikliğe fenerbahçeliler niye karşı çıkıyordu? cezaevinde olmasına rağmen süreci çok iyi okuyan ve yöneten aziz yıldırım'ın marifetiydi bu. zira yıldırım, gerek puan silme gerek yasa ve talimat değişikliklerine yaptığı açıklamalarla karşı olduğunu deklere etmişti. bunlar stratejik ve taktik hamleler de olsa fenerbahçe açısından doğruydu. çünkü bu değişiklikleri onaylamak bir yerde "suç*u da kabullenmekti. tff yönetiminin de kulüplerin çoğunluğunun da -ki sonra "kişiler ve kurumlar aynisin" diyerek siyasi iktidar da düşmeye karşı çıktığını beyan edecekti- fenerbahçe'ye düşme cezası veremeyeceğini gören fenerbahçe yönetimi, bu değişikliklere karşı çıkarak psikolojik üstünlük de sağlıyordu. zaten sürecin daha başlarında fenerbahçe asbaşkanı ali koç, tff'ye kendilerini düşürme çağrısında bulunmuş ancak tff "yazılı talep yok" gerekçesiyle işlem yapmamıştı. yine de kanarya, bir rest çekmişti. teknik direktör aykut kocaman da boyunlarında bir ilmekle dolaştıklarını belirtip, "ne yapacaksanız yapın" diyordu. buna karşın yapılan bu yasa ve talimat değişiklikleri sonuç olarak fenerbahçe'ye yarıyordu. başkanvekili nihat özdemir, "olması gereken bu" diyerek değişiklikleri olumluyordu. kaldı ki, aziz yıldırım da tahliye olduktan sonra 13 eylül 2012'de katıldığı ntvspor'daki canlı yayında şiddet yasası değişikliği için başbakan a ve muhalefete teşekkür etti. yıldırım'ın itirazı yasanın değiştirilmesinden ziyade, bunun "kendisi için çıkartıldığı algısı"nın yaratılmasınaydı. haksız da sayılmazdı zira yasa değiştirilmesine karşın fenerbahçe başkanının tutukluluk hali son bulmamıştı. "idealist ve romantik" bir tutum takınan benim gibiler ise başından beri fenerbahçe'nin hiçbir taktik ve stratejik savaşı düşünmeden doğrudan doğruya "saf çıkar"ı için bile yasa ve talimat değişikliklerine karşına itiraz etmesi gerektiğini savundu. çünkü ortada ısrarla "ben bu suçu işlemedim" diyen bir başkan ve yöneticiler vardı. o halde onlara mevcut yasa ve talimatlarla yargılanıp aklanma şansı tanınmalıydı. bu, onların hakkıydı. yasa ve talimat değişiklikleri toplum nezdinde "onları kurtarmak için yapıldı" kanaatinin oluşmasına neden olacağından peşinen de "suç lu" olarak da mahkûm edilmelerine neden oluyordu... ankara'daki genel kurulda ortam son derece gergindi. beşiktaş başkam yıldırım demirören, söz alıp genel kurula damgasını vurdu:
"şu ana kadar 3 kulüp gündeme, bu 12'ye kadar gidecek. maalesef fenerbahçemizin adı herkesten çok geçiyor. gerekirse verilen önergeyi geri çekelim. tff başkanı'nı güven tazelemeye çağıralım. seçim kararı alalım."
demirören'in hem "fenerbahçemiz" hem de "seçim kararı alalım" ifadeleri kamuoyunun gündemine oturdu. bu arada "futbol ailesi" 58. madde değişikliğini reddetti. 58'in reddi ile seçim çağrısı aydınlar'a şapkasını alıp gitmesini kesin olarak işaret ediyordu... çünkü artık "siyasi irade" de aldığı tutumla "oyundan çıkma tabelası"nı kaldırır haldeydi!