ilk basımı 2003 olan jimmy burns'ün "tanrının eli: futbolun kayan yıldızı diego maradona'nın yaşamı" kitabından;
ingiliz yorumcular yaşanan hezimetten sonra özellikle maradona'nın ilk golü üzerinde odaklanmışlardı. elle oynama olduğuna ve golün iptal edilmesi gerektiği konusunda kesinlikle hiçbir şüphelen yoktu. pozisyona en yakın olan iki oyuncu shilton ve hoddle, elle oynama olduğundan emindiler ve bunu hakeme de söylemişlerdi. "arkadaşlardan bazıları pozisyonu kaçırdıklarını ve neler olup bittiğini ancak televizyonda izledikten sonra anladıklarını bana sonradan itiraf etmişlerdi" diyordu hoddle sonraları yazdığı otobiyografisi spurred to success'le (başarıya aç). "ama ben maradona'nın elinin kalkıp topa vurduğunu kendi gözlerimle görmüştüm. bunu saklamayı iyi becerdiğini kabul etmeliyim, eliyle topa vururken kafasıyla da vuruyormuş gibi yapmıştı. ama benim gözümden kaçmamıştı. ben bunun mahalle sahalarındaki pazar sabahı maçlarında yapıldığını da görmüştüm, ama-hiçbir zaman yapanların yanına kâr kalmıyordu. shilton da kendini kandırılmış gibi hissetmişti, maradona'nın o pozisyonda topu onun üzerinden ancak elini kullanarak aşırmış olabileceğinden şüphesi yoktu."
terry butcher da maradona'nın topu eliyle kaleye gönderdiğini görebilmek için televizyonda yayınlanan tekrarı izlemesi gereken oyunculardandı. sahada ise butcher'in görüş açısı, tıpkı hakemin görüş açısı gibi maradona'nın kafası tarafından engellenmişti. ama maç içinde butcher maradona'ya golü eliyle atıp atmadığını sormuştu. "sadece gülümsedi ve kafasını gösterdi" diyordu butcher.
arjantinli futbolculardan hiçbiri neler olup bittiğini görecek kadar yakında değillerdi. sonraki çılgınca gol sevinci içinde kaptanlarını sorgulamayı da düşünmemişlerdi. teknik direktörleri bilardo ise, ne gördüğünden rakip takımdaki meslektaşı kadar emin değildi. robson, maradona'nın golü eliyle attığını söyleyerek itiraz etmiş ve yıllarca da itirazını sürdürmüştü. ingiltere yedek kulübesinde de kimsenin bu konuda şüphesi yoktu. 1995'te ingiltere'de maradona üzerine yapılan bir televizyon programında robson şöyle diyordu: "eliyle attığını anında fark etmiştim, ama ilk birkaç saniye paniklememiştim. sonra herkesin, bu arada hakemle yan hakemin de orta saha çizgisine doğru koştuğunu gözlemledim. kahretsin, görmemişlerdi. sonra birden uyandım. bu, gol demek oluyordu. 1-0 yenik durumdaydık. ve hakemler de golü vermişlerdi."
top ağlarla buluştuğu anda, bilardo ayağa fırlayarak "gol" diye bağırmıştı. ona göre kendisi de, robson da ingiltere kalesinden 60 metre uzaktaydılar ve ancak futbolcuların hareketlenne bakarak neler olup bittiğini anlayabilirlerdi. bilardo, sonradan bazı oyuncularının elle oynama olabileceğini söylediklerim duymuş ve golü bir videoda tekrar izlemişti, ama pek emin değildi. "gol olduğunda elle oynama olmadığını düşünmüştüm. ama sonra tekrarını izleyince, eh biraz şüphe uyandıran bir durum vardı. öyle de denebilir yanı. ben, vardı ya da yoktu demiyorum. hakemlerin kararlarını hiçbir zaman sorgulamam."