ilk basımı 2000 olan ahmet çakır'ın "o bir imparator" kitabından;
fatih terim futboluyla kısa zamanda takımın temel direklerinden biri haline gelirken, kişiliğiyle de farkını ortaya koymaya başlamıştı imparator. bu durum yönetimin de dikkatini çekti ve önünde kendisinden daha kıdemli futbolcular olduğu halde kaptanlığa getirildi. 1976-77 sezonunda kaptan olduğunda henüz 23 yaşındaydı ve kuşkusuz ki burada da kendisinden büyük bir yığın oyuncu vardı. üstelik bunlar, ülke çapında tanınmış, milli takım'da yer alan futbolculardı. ama imparator, farkını böyle bir ortamda bile ortaya koymayı bilmişti.
çünkü zaten kaptan olmadan da öyle davranıyordu. basmakalıp ifadeyle, haksızlığa dayanamayanlardandı. hemen tepki gösteriyordu. sadece kendisine yapılanları değil, çevresindeki haksızlıkları da hiç duraksamaksızın üstlenip mücadele alanı içine alıyordu. hatta kendisine yapılanlara fazla kulak asmayıp çevresindekiler için başını daha çok belaya soktuğu, bilinen bir durumdu. dürüstlüğü, mertliği ve güvenilir kişiliği ortadaydı.
üstelik iş sadece haksızlıklara karşı çıkmakla kalmıyor, başka nedenlerle de sık sık "vukuat" çıkarıyordu. 1976 yılında kasımpaşa'da denizci olarak askerliğini yaparken, izinli çıktığı bir gece pavyonda emniyet müdürü dövme olayı, yıllarca onun arkasından gelecek bir olaydı. hemen herkesin sanki olay anında oradaymış gibi anlatmaya çalıştığı, ancak çok az kişinin ne olduğunu bildiği olayı önü ve arkasıyla dönemin yöneticisi doğan koloğlu şöyle anlatır:
"imparator o olay sırasında iki yıldır takımdaydı ve futbolunu beğeniyorduk. zaten milli takım'a da yükselmişti. ancak pek disipline gelmiyor ve sürekli birtakım sıkıntılar yaratıyordu. her zaman çok cüretkâr bir adamdı. yoksa hem asker ol, hem gece kulübünde adam döv, hem de dövdüğün adam komiser olsun ve galatasaray kulübü'nün de üyesi bulunsun! inanılır gibi değildi ama işin içinde onun adı olunca, pek de şaşırmamıştık.
tabii olay sonrasında hemen gidip birliğine teslim olmakla akıllılık etmişti. biz de oradan çıkarılmaması konusunda çaba gösterdik. bu arada, yönetim olarak kendisine ceza da vermiş, onunla birlikte büyük mehmet ve birkaç futbolcuyu daha kadro dışı bırakmıştık.
o hafta deplasmanda samsunspor ile maçımız vardı. imparator bize haber gönderip oynamak istediğini, samsun'a götürülmesi için çaba gösterilmesini filan istedi. olacak iş değildi elbet karşı taraf da işi sıkı tutuyordu. nitekim samsun'daki kampımıza jandarma geldi; onu arıyorlardı.
o günkü maçta rahmetli kalecimiz kajganiç çok iyi oynamış, hatta bir de penaltı kurtarmıştı. sonrasında bir milli maç boşluğu vardı. kajganiç de ülkesine gitmek için izin istemişti. ne yalan söyleyeyim, o izni çok gönülsüz vermiştim. sanki o feci olay içime doğmuştu. kajganiç o bildiğiniz trafik kazasında öldü ve biz de perişan olduk! o duygusal ortamda da başta büyük mehmet'le imparator olmak üzere cezalı futbolcular affedildiler; takımla birlikte çalışmalara başladılar... o arada, adam dövme olayı da kapatıldı. mertliğine, dürüstlüğüne kimse bir şey diyemez. ama böyle olaylar çıkardıkça biz de ne yapacağımızı şaşırıyorduk. daha böyle birkaç olayı oldu."
aslında, dövülen kişinin de galatasaray kulübü üyesi olması işi hem daha dramatik hale getirmiş, hem de sorunun büyümesini engellemişti.
bu olay, yıllar sonra uefa kupası'nı kazanmasının ardından onunla ilgili olarak yapılan yayınların hemen tümünde dile getirilen bir tatsızlık olarak belki de hayatı boyunca peşini bırakmayacaktı.