feridun öztürk altay’da başarılı olunca galatasaray’ın transfer gündemine girdi ve 1969-70 sezonunda istanbul’un yolunu tuttu: “galatasaray metin oktay’ın futbolu bıraktığı 1968-69 sezonunu şampiyon bitirmişti. o sezon izmir’e geldiklerinde, anba otelinde kalmışlardı. beni buldular, otele götürdüler. kaloperoviç’in erman diye bir tercümanı vardı ama kendisi de çat pat türkçe konuşuyordu. ‘sen var galatasaray’a gelmek, gökmen siz çift santrfor, türkiye’de kimse sizi tutamaz,’ dedi. ‘bakalım,’ dedim, biraz konuştuk.” sonuçta transfer gerçekleşti ve metin oktay’ın formasını teslim aldı.
“selahattin beyazıt şampiyonluk ödülü olarak futbolcuları ingiltere’ye götürmüştü. oyuncuların eşlerini veya kız arkadaşlarını yanında götürmelerine izin verilmişti. ben de seyahatten bir hafta önce evlenmiştim, benim için balayı oldu o seyahat. hatta mehmet ali birant spor muhabiriydi o zaman, bizimle röportajlar yapmıştı. altay’da son yıllarımda 400 lira maaş alırken, galatasaray’a gittiğimde 1.250 lira maaş alınca şaşırdım. ayrıca puana göre prim verilirdi. beş maçta on puan aldığımız takdirde 7.000 lira prim alabiliyorduk.” “seyahatten döndük, sezonu bolu’da açtık. bolu yakınında bir otelde kamp yapıyorduk. hocamız bizi sadece ısınma için otuz tur koşturuyordu. biz altay’dayken bir tur koşar, bir tur yürür, iki tur koşar, yarım tur yürür, sonra üç tur koşup yine bir tur yürürdük. kaloperoviç bolu kampında bana sürekli şut attırıyordu. fakat bizi koşturmuş otuz tur, ben ayakta duramıyorum. sözde şut atacağız, ben topu ayağımın içiyle kaleye indiriyordum. o zaman kaleci nihat’tı, yedeği yasin’di. hoca benim şutlarımı görünce kalecilere, ‘sizin durmanıza gerek yok,’ dedi. ama kendisi yedi sekiz tane topu on sekizin dışına sıralıyor ve bazuka gibi vuruyordu. zaten kızılyıldız takımında santrhaf oynuyormuş ki, o zamanlar kızılyıldız avrupa’nın en iyi kulüplerindendi. döndüğümüzde spor yazarları kupası vardı. beşiktaşlı rahmetli sabri’ye bir gol attım. galatasaray formasıyla attığım az sayıdaki golden ilki bu oldu.”