varşova'da oynayan g. saray legia kupa maçının kahramanı..
"bekle!" denince bekliyor; "oyna!" denince de şâhını oynuyor
dev kaleci turgay'ın arkasında sabırla bekleyen bülent, en başarılı gününde bile "ben sadece vazifemi yaptım" demekte
varşovamuhabirimiz gregor aleksandrovicz, telefonda haykırıyordu: «bülent fevkaladeydi. g. saray kalecisini halk doya doya seyretti, doya doya alkışladı.»
olay, galatasaray - legia maçının oynandığı gece geçiyor ve bülend'in futboluna hayran kalan aleksandrovicz «bülend» diyor da başka bir şey demiyordu. muhabirimize maçın oyuncularını milliyetin yıldız baremine göre değerlendirmesini rica etmiştik; yazın, dedi, bülend 5 yıldız.»
40 yıldır futbol işleriyle uğraşan ve gazetecilik hayatı boyunca polonya içinde ve dışında yüzlerce milli ve temsili maç ve bir o kadar kaleci seyreden aleksandrovicz, bülend'i anlattı, anlattı, anlattı. koruduğu kalenin her yanını saran bataklıkta, en öldürücü şutlara karşı emin çıkışlarını, köşelere giden toplara uçuşunu anlattı. bir yabancı gözüyle de bülend o gece kaleciliğini göstermiş ve galatasarayı legia alanlarından korumuştu.
bugün 34 yaşını yaşayan bülend için futbol dünyasının en sessiz ve efendi yedek futbolcusu denilebilir.. sultantepe'de yetişmiş, beşiktaş’a geçmiş, beşiktaş'tan kasımpaşa’ya gitmiş ve galatasaray'da görünmüştü. galatasaray'da devamlı olarak bir yarı sezon dahi oynadığını kimse hatırlamıyordu. turgay şeren vardı çünkü önünde. daima onun arkasında kalmış, formunu, klâsını ve arzusunu gizlemişti idarecilerden. ama, büyük kaleciliği kadar, sabrı da vardı sultantepeli delikanlının. gel dendiğinde geliyor, çıkıyor, futbolunu oynuyor. git dendiğinde gidiyor, an’anevi sessizliğine bürünerek «bekliyordu.»
legia maçı da bülend’in yedekte beklediği maçlardan biriydi. varşova'da turgay'ın sakatlığı tekrarlamış ve gündüz kılıç ona «haydi bülend» demişti. o kadar. bülend, turgay’ın kalesini yine devralıyor ve oynuyordu.
bülend’in futbol hayatı belki galatasray'da bitecektir. ama, bir şeref tablosuyla. daha sonraki yılların gençlerine, galatasaray'da geçen yedeklik devrinin hikâyelerini anlatacak, anlatırken de bir tevâsu ve terbiye dersini, hikâyeyle birlikte vermiş olacaktır. turgay sakatlanmıştır. gel denmiştir. turgay hastalanmıştır; hazır ol bülend denmiştir. turay magdeburg’a götürülmemiş. bülend iki gün içinde kendini hazırlamıştır. turgay'ın da, bu vefakâr yardımcısı için söyleyecek bir iki sözü olmalıdır; sorulduğunda «bülend mi?» diyecektir; «o, dünyanın en iyi insanı. galatasaray'ın bir numaralı kalecisidir.»
bülend'in ise turgay’ın yerini doldurduğu maçlardan sonra sırtını okşayanlara söylediği söz şu kadarcıktır; «vazifemi yapyaptım..»