gregor aleksandrowicz milliyet'in varşova muhabiri
müdafaada kapanan ve hücumda bir şemsiye gibi açılarak legia kalesine akan galatasaray takımının dünkü oyununu gördükten sonra legia’nın istanbul’daki karşılaşmada kazanma şansının az olduğunu söyleyebilirim.
halbuki, daha önce milliyet'e yazdığım bir makalede legia’nın en kötü halinde bile alman takımı aufbau olmadığını ve sarı - kırmızılıları varşova'da alacağı netice ile kupadan eleyeceğini iddia etmiştim. yanaldığımı peşinen itiraf etmek isterim. beni bu peşin hükme götüren istanbul’da geçen ay içinde oynanan polonya -
türkiye milli maçında türk takımının ortaya koymuş bulunduğu futbol olmuştur. ancak galatasaray takımı bende hâsıl olan bu düşüncenin yersizliğini -anormal hava şartlarına rağmen- gerçekten iyi bir futbol oynayarak silmiştir.
sağiç mustafa ve soliç ahmet'i geriye çekerek defansif bir oyun tutturan galatasaraylılar ilk yarıda kontrataklarla neticeye gitmeğe çalışmışlardır. tarık, uğur ve metin üçlüsü zaman zaman legia kalesi için tehlikeli olmuştur. 75. dakikada 1-0 mağlûp duruma düşen sarı - kırmızılılar 78. dakikada metin'in candemir'den gelen topa güzel bir kafa vuruşu ile beraberliği sağlamalarından sonra, tamamen müdafaaya çekilmişlerdir.
bu âna kadar legia takımın, da beyin vazifesi gören brychzy'nin mustafa ve talât tarafından bir gölge gibi takip edilişi polonya kupa galibinin hücum gücünü kırmış ve kollektif bir oyun çıkartmasını önlemiştir. bununla beraber legia'lıların iki gollerini gene de brychzy'nın vermiş olduğu müsait paslardan faydalanarak kaydetmişlerdir. müdafaası demir gibi, kalecisi emin, hücumda ise aldığı kontratak taktiğini iyi tatbik eden türk takımının, istanbul'daki maçta üçüncü tura giden legia barajını kolay aşacağını tahmin ederim.