varşova'da dondurucu soğuk ve kar altında rakibi ile başarılı bir şekilde mücadele eden
g. sarat, maçı son iki dakikada verdi: 2-1
ahmet ve mustafa'yı geri çekerek defans yapan sarı-kırmızı'lı takımın en iyisi kaleci bülent'ti
golleri 75. dakikada gmoch, 78'de metin, 88'de frackiewicz kaydetti
gregor aleksandrowicz varşova'dan bildiriyor
galatasaray iki dakika daha dayanabilseydi... tam iki dakikacık... hepimiz ayağa kalkmıştık. gözlerimiz saatteydi. seyircilerin de çoğu stadyomdan çıkmaya hazırlanıyordu zaten.
bu soğuk havada seromoni seyredecek hali yoktu kimsenin. legia da bir futbol zaferi kazanmadığına göre, maçın son dakikalarında kim, neyi görecekti sahada? zira maç berabere bitiyordu. yanımdaki arkadaşıma «netice galatasaray için başarı. işte aldı beraberliği, gidiyor» demiştim...
gerçekten de oyunun bitimine yakın, hava buydu. galatasaray elindeki beraberliği «ölesiye» müdafaa yaparak korumaya çalışıyor, legia ise tesirsiz hücumlarla, zamanı öldürüyordu. kim bilirdi ki, bütün oyun devamınca dirilmeyen legia, g. saraya son bir kurşun atmaya hazırlanıyor?.. attı son kurşununu polonya kupa şampiyonu. hedefine vurdu. birkaç dakika evvel sahayı terkedenler, içeride kalanların gürültüsüne yetiştiler, ama gole asla. maç bitmişti: 2-1.
şimdi size, skoru değiştiren bu golü anlatmak isterim. galatasaray kalesinin çok sıkıştığı bir an. bu takım, bu müdafaa ile gol yemez, dediğimiz, maçın berabere biteceğine inandığımız an. sağiç brychczy birden ayağında topla h. saray defansının önünde göründü. geliyordu. üç kişiyi birden geçti, şimdi kalesini boşaltan bülent'le karşı karşıya idi. ihtimâl ki bülent, onun şut atacağını sanmıştı. akıllı futbolcu önündeki geçidin kapandığını görünce topu sol tarafta bekleyen solaçık fraektewicz'e uzattı. ve bir sert şut. legia’nın galibiyetini sağladı.
halbuki, galatasaray bu mağlûbiyeti hak ederek kadar kötü oynamamıştı. kötü hava şartlarına, bütün gün yağan yağmurdan sonra, oyunun üzerine çöken kar'a rağmen sarı - kırmızılılar kuvvetli bir defans yaparak işe başlamış ve ilerideki silâhlarıyla da kontrataklara kalkışmışlardı. iki takım da canlı oynuyordu aslında. bir milli maç gibi, süratli, hırslı ve iddialı bir oyun oluyordu. legia, ilk devre devamlı bastırdı. galatasaray ise üçlü, dörtlü kademelerle, rakibine karşı koydu. ve kaleci bülent'i alkışlıyorduk.
sahanın yıldızı bülent bu anda iki muhakkak golü önlüyordu.
ikinci yarıda da oyun aynı güzellikle geçti. galatsaray defans taktiğinde ısrar ediyor ve çözüleceğe benzemiyordu. 75. dakikada brychczy güzel bir iniş yaptı, ileri fırlayan gmoch’a pas uzattı. ba futbolcu da adetâ santimle köşeye topu bıraktı. bülent atladı topa. boşunaydı bu hareketi. 1-0 galip duruma geçen legia, ikinci bir gol ararken galatasaray bir frikik atışından beraberliği temin etti. candemir topu kaleye şandellemişti.
metin sıçradı ve kafayla köşeyi buldu. penconek seyretti bu topu. galatasaray istediğini bulmuştu. bu defa ileride sadece uğur’la, metin'i bıraktı. oyun artık g. saray sahasında oynanıyor ve legia bastırıyordu. nihayet, beklenmeyen son gole geliyorduk. galatasaraylılar golün üzüntüsü ile çöküvermişlerdi.