geçenlerde gazetelerde okuduk.. ıngilterede glaskovda bir ayak topu maçı yapılmış.. maçı görmek istiyenler o kadar çokmuş ki, otuz bin kişi bilet alamı-yarak açıkta kalmış.. bunlar o-yun alanına zorla girmeğe kalkışmışlar.. polis işe karışmış ve çıkan kavgada üç yüz elli kişi yaralanmış... maç ingiltere - ıs-koçya takımları arasında oluyormuş.. demek o kadar hırs ve hınç uyandıran bir maçmış ki, ateşi halka da geçmiş, ve stadyom ö-nünde de polisle onun arasında başka bir maç daha yapılmıştır.
spor haberleri arasında, stadyom içinde ve dışında gerek oynayanların .gerek seyircilerin bi-ribirlerile kavga ettiklerini sıksık okuruz. bundan anladığımız şudur ki, spor maçları onlarla uğraşanlar arasında büyük bir pasyon uyandırmaktadır. pasyon, hele gençlikte büyük bir güçtür. ancak bu gücün soysal bir değeri o-labilmesi için iyi amaçlara yönelmiş olması gerekir. çıkan kavgalara bakarsak, bunun böyle olduğunu sanamayız. çünkü spor daha çok iyi duygulara hizmet etmek bakımından bugünkü yüksek durumuna çıkmış iken ters sonuçlar ile karşılaşmak onun değeri üzerinde bizi biraz da kuşkulandırmaktadır. onun için sporun ve hele spor maçlarının gerek metodunda ve gerek erekın-de düzeltilmesi gereken şeyler olduğunu düşünmekten vaz geçe-meyiz.
sporun soysal değeri ancak şu iki özgülükde görülür: bunlardan biri bencil duygular yerine başkalarını sevmek ve saymak alışkanlığının geçmesidir ki el ve iş birliğini kolaylaştırmak bakımından gerçekten çok önemlidir. öteki de birlikte çalışma ve düşünmenin izeri olarak soysal yaşayışı yükseltecek erdemleri pekiştirmesidir ki bunun da ulusal bakımdan değeri kendiliğinden anlaşılır. spor beden gücü kadar, ve belki de daha çok ahlâk ve karakter üzerinde işlemekle çağın en önemli kurumların-dan olmuştur. sporun zorlaşarak bu doğru yoldan şaşmamasına dikkat etmek gerektir.
maç pasyonu yazık ki, spora yüksek ereklerine varmak yolunda zorluklar çıkaracak bir şekil almağa başlamıştır. bu pasyon her şeyden önce kendinin ve kendi taraftaşının yenmesini istiyen ve bunun dışında her türlü duyguya kapıyı kapayan dar ve hınçlı bir görüş ve düşünüş şekli yaratmaktadır. yenmek, yenilmek yarışı sporun tek yasası olursa ve bütün gençlik duyguları bu parola çevresinde toplanırsa ulusal hayat bundan fayda yerine zarar görür. binlerce kişinin alkışlarını kazanmak ve şampiyonluk ününe erişmek için arkadaşının bacağını, kafasını kırarak yenen sporcu halk yığınlarına pasyon veren ve bununla geçinen bir maç kahramanından başka bir şey değildir. kötü duyguları kamçılı-yan, kıskançlık kurdunu - ki soysal yaşayışı kemiren en büyük bir belâdır - besleyen maç şekli sporun asilliğini ve asil ereklerini yıkar, ve onu sonunda eski roma yığınlarına sunulan büyük ve kanlı sirk oyunlarına benzetir.