şampiyonluk yarışında, fenerbahçe’nin ensesinde bulunan trabzonspor, son maçlarını dolu dizgin oynuyor, puanları üçer üçer küfesine koyuyordu...
elazığspor maçı, trabzon için ayrı bir önem taşıyordu... ‘ligde kalırım’ diye son şansını kullanan elazağspor ‘belki ’ diyordu.
oyunun ilk bölümünde, trabzonspor fatih ve gökdeniz ile birlikte ‘gaza bastı’ evet, ‘bu ikili bu işi erken bitirir’ diyordum... ama, her ikisi de ne olduysa oldu, ayaklarını pedaldan çektiler... yattara da bunlara yardım ediyordu ama bir türlü tehlikeli alana yaklaşamıyordu... oyunu sağ kanada yığan trabzonspor, diğer kanadı düşünmez oldu... sol kanatta sanki, çamur, hendek varmış gibi, topu o alana aktarmayı hiç düşünmeden koca bir bölümü bitirdiler. elazığspor, her türlü eksikti, sakat, cezalı, puan, bir de seyirci...
mehmet yılmaz oyunda
ziya doğan baktı, koca bir bölümde bir şeyler yapılmadı, savunmadan d’haene’yi kenara aldı. m. yılmaz oyundaydı... bu değişiklik, elazığ defansını aldatma planıydı... ziya doğan çok akılllı bir plan düşünmüştü... çünkü hücumda fatih ve gökdeniz, kuvvetli bir markaj altındaydılar...
m.yılmaz’ın oyuna girmesiyle, elazığ defans elamanlarının gözleri bir anda, yattara ile birlikte dördüncü kuvvet olarak oyuna giren m.yılmaz’a çevrildi... elazığ tuzağa düşmüştü. ilk golün gelişimi de böyle oldu... gökdeniz ve fatih sahanın bir bölümünü boşaltınca, m. yılmaz yalnız kalıp orta alandan kaleye yöneldi... elazığ defansı da m. yılmaz’a yöneldi ve fatih ile gökdeniz de şahlahdılar. istedikleri gibi oyun içinde raks ettiler... trabzon defansı, deplasmanda oynamasına rağmen kaleci dahil, hiç de öyle rahatsız olmadı. çünkü elazığspor’un rakip kaleye gitmeye gücü de yoktu... bir bölümlük nefesleri vardı, onu da ellerinden geldiği kadar kullandılar.
elazığ seyircisini anlamak güç. maç elden gitmiş, tribünden taş yağıyor. bu insanlık dışı davranış.