maç başlıyor, konyasporlu futbolcular beşiktaşlı oyuncuları karşılarına alıyorlar, ‘bakın arkadaşlar, biz sol taraftan böyle geliyoruz’ diyorlar.
sonra bir bindirme yapıyoruz, bir ara topu, kesme orta, arkadan gelen oyuncular defansın en zayıf olduğu noktada kafayı sokup golü yapıyorlar. 13 dakikada iki tane attılar, birini de direğe nişanladılar.
beşiktaş’ta ne sağ kanat işliyor, ne de sol kanat? ikisi de yok. ibrahim de eski ibrahim değil. ronaldo sakatlanmasaydı, belki puan farkı bu kadar olmazdı. ama o da sakatlıktan döndükten sonra eski havasında değil. aslında beşiktaşlılar uyanık değiller. bak, f.bahçe ne yaptı? istanbul’da oynayacağı maçtan bir hafta evvel zafer biryol’la altan’a dördüncü sarı kartlarını göstertti, istanbul’da bu iki oyuncu onların başlarına çorap örmedi. bülent uzun’un o konya-bursa maçında, havadan sudan gösterdiği kartlar yüzünden dün kulakları tahmin ediyorum çokça çınlamıştır.
beşiktaş’ta serdar golcü olacaksa ve beşiktaş’ı kurtaracaksa o beşiktaş zaten yanmış. dün gece serdar iki tane gol attı. ama serdar, golcü bir oyuncu değil ki... beşiktaş, elindeki oyuncuları veriyor, ama pinti lucescu, yöneticileri de kafaya alıp, santrfor aldırmıyor. hemşehrisi ilie olunca, ‘gel kardeşim’ diyor. bir ara türk futbolu yugoslavlardan çok çekmişti. şimdi aynı sahnede rumenler var. hepsinin günahları boynuna! ne de olsa çavuşesku’nun çocukları...
şampiyonlar ligi de zor
a.hassan’ın ne olursa olsun kenara alınması yanlış. madem maçı kazanmaya oynuyorsun, kaybedince zaten işin bitecek, bu oyuncu kalmalı. hem kendisi bir şeyler yapıyor, hem rakibi sinirlendiriyor. yani iki yönüyle avantajlı bir oyuncu. ilie, şeker gibi. gelince oynuyor, gelmeyince dinleniyor. sonlara doğru sergen’le tümer de aynı işleri yaptılar. bir tek sergen -öyle çok rahat top gelirse- can alıcı iş yapabilir. ama top, konya’ya geçince, hele 80’den sonra iki-üç topla yeşil beyazlı oyuncular cordoba ile karşı karşıya kaldılar. belki de son 10 dakikada konyaspor net dört gol birden yapabilirdi. şu gözüküyor ki, artık beşiktaş, şampiyonlar ligi’ne zor gider. çünkü fener’i yenmeleri lazım. bu oyunla da yenemezler. fener de iyi değil ama hiç olmazsa onlar ne olursa olsun kesin olarak 90 dakika oyun disiplininden kopmuyorlar. öyle veya böyle, beşiktaş bu sene, hele bu kadroda sinan’ı kazanmaya mecburdu. ama lucescu, kazanma sevdasını ilie’den yana kullanıyor.
akılları hocalarındaydı
konyaspor’da vefat eden tevfik lav’ın üzüntüsü görülüyordu. çünkü konyaspor dün gece fizik olarak istenilen şekilde değildi. belki de kimyaları bozulduğundan fizikleri böyle oldu. altan yine mükemmel. yalnız konyaspor’un da bir büyük hatası vardı. defanstan çıkarttıkları topları oyunun büyük bir bölümünde orta alanda tutup, defanslarını rahatlatamadılar. çok top geri döndü. bakalım lucescu ve beşiktaşlı yöneticiler şimdi neler diyecekler? çünkü g.birliği maçından sonra gözüktü ki, şampiyonlar ligi büyük ihtimalle hayal olacak.
ismet arzuman çok düdük çaldı, bazı pozisyonlarda ‘ah’ diyenlere verdi. iki tane de gereksiz kart kullandı. şanslıydı, iki takım oyuncuları da kendisiyle fazla oynamadılar.