korkulu elland road stadı'nda, bu kez türkler sevinemedi. yalnız türkler değil, beşiktaş'ı seven iskoçyalı julian lindstone ve 15 yaşındaki oğlunun da yüzü gülmedi. son haftaların karakartal'ı leeds stadı'nda, yaralı bir kuş gibiydi. elland road stadı çevresini saatler öncesinden dolduran, leedsliler'in fanatikliğini göz önünde tutan ingilizler, sıkı güvenlik önlemi almışlardı. bu kez öylesine temkinlilerdi ki, bize yol gösteren görevli stadın etrafından kapıya giden uzun yolda, ‘‘sakın benden uzaklaşmayın. çok dikkatli olun’’ diye uyarıda bulunuyordu.
atlı polislerin arasından girdiğimiz 40 bir kişilik statta, bu kez 34 bin 485 kişi vardı. bunun sadece 70'i beşiktaşlı olunca, 90 dakika boyunca 34 bin 415 leedsli'nin sevinç naraları arasında fileleri havalandıran, fişek gibi golleri seyretmek bize kaldı.
beşiktaşlı iskoç
maç öncesi leedsliler, yağmur duasına çıkmışlardı. yağmurda daha iyi oynadıklarına inanıyorlardı. tanrı isteklerini duymadı, ama bu kez yağmur yerine leeds'te gol yağdı. uefa'nın kararı ile stat çevresinde alkollü içki satışı yasaktı. zaten onlara bu sefer içki gerekmedi. özgüvenini istanbul'da bırakıp, ingiltere ye tutuk ayaklarla gelen beşiktaş'ın yetersiz oyunu, onları zafer sarhoşu etmeye yetti.
bir ara yanımda oturan beşiktaş formalı gence, ‘‘nereden geldin?’’ diye sordum. bozuk bir türkçeyle, ‘‘glasgow'dan. ben bir iskoç'um. ama aynı zamanda beşiktaşlıyım’’ dedi. iskoç babası ile maç boyunca sevdalı oldukları takımları için, ‘‘haydi beşiktaş’’ diye tempo tutan glosgowlu lindstone'nin bu temposunu, ne ahmet dursun, ne erman, hiç bir besiktaşlı umursamadı. beşiktaş silikti, solgundu leeds'te..