yılın balosu kadıköy'deydi. misafir olan galatasaray, smokini dikerken çok dikkatli, titizdi.
böyle bir baloda şık görünmek lazımdı. omuzlar dar, bel ince, paçaları ise düzdü. fatih terim, bu elbiseyi dikerken en fazla dikkati omuzlara vermişti. omuzlar da futbolda defansın yükü taşıyıp taşımayacağıydı.
‘‘iyi bir kıyafet oluşturacağım’’ demişti. sürprizinde petre'yi liberoya, ömer'i sağına, orhan'ı da soluna koyup işi sağlama almıştı. baktığınızda ilk bölümün 15-20 dakikasında gayet sakin, hücumu düşünmeyen, işi garantiye alan, alanı daraltan bir futbol felsefesiyle mücadele ediyordu.
f.bahçe'nin ne yapacağı belli değildi. terim, beklediğinden daha fazla kötü bir fenerbahçe görünce, dikişlerin tuttuğunu anladı. ortanın belinde batista, ayhan, volkan'ı, hemen önlerine necati'yi sürüp, elbiseyi daraltmak istedi. ve başarılı da oldu. sahayı küçülttü, fenerbahçe'nin top yapmasına engel oldu.
güzellik kayboldu
fenerbahçe bunu görünce, bir telaşa kapıldı. top kullanmakta, sahanın parsellenmesinde alan bulamayınca, ha babam ha babam deyip sallapati oynamaya başladı. bu da galatasaray'ın işine geldi. çünkü fenerbahçe'de ne top yapan vardı, ne de bitirici yerlere ulaşan. galatasaray, hakikaten böyle bir baloda elbiseyi diktirirken her şeyi düşündü. vücuda uygun bir oyun kalıbı ortaya koydu.
elbise uygundu ama beklenmedik bir şey oldu. sol kısmından dikiş atınca, pantolon yırtıldı. bu güzelim elbise bir anda parçalandı. aslında elbiseyi dağıtan yoktu ama dikiş atınca elbisenin bütün güzelliği kayboldu gitti. fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışında böyle kötü futbol oynamaya hakkı yok. böyle devam ederse her zaman kazanması zor olur.
bu tür derbilerde favori olmak da olmamak da zordur. bu dün akşam bir kez daha kanıtlandı.