kendi evimizdeki maçta barcelona’yı 1–0 yenmiştik. onları elersek bunun büyük bir olay olacağını biliyorduk. maçın daha ilk dakikalarında o zamanki sol açık oyuncuları, şimdiki sportif direktörleri txiki begiristain bana doğru bir hamle yaptı. ben topu sol ayağımla ondan kurtarıp kaleye doğru sürmeye başladım. kalede o zamanların meşhur kalecisi zubizarreta var. karşımda onu görünce tutuldum (gülüyor)! birkaç saniye sonra kendime “vursana oğlum!” dedim ve topu sol ayağımla köşeye taktım. takım olarak tam “bu maçı da alırız” diye sevinmeye başlarken peynir ekmek gibi gol yemeye başladık. maç 7–2 bitti (gülüyor). iki gün sonra fenerbahçe ile yaptığımız maçtan önce taraftar bize “hoş geldin avrupa fatihi” diye tezahürat yaparken maçı 5–3 almıştık.