beşiktaş dün akşam oynadığı topla buradan 3 puan çıkaramazdı. eğri oturup, doğru konuşalım.
adamlar, hem çok rahat, hem de çok iyi takım. bu tip takımlarla oynamanın zorluğunu yakından bilirim. kalkıp da, ne teknik adamlara, ne de oynayan oyunculara fazla bir şey söylemeye gönlüm razı değil.
koca 90 dakika pancu'nun girip de kaçırdığı pozisyonun dışında beşiktaş'ın pozisyonu yok. nasıl yeneceksin? gol atmadan yenmek yok. goller gelene kadar rakibe çok az pozisyon verildi. o da tamam. kara haber çabuk ulaşır derler, prag'ın da 3 puan havadisi gelince, beşiktaş şimdiye kadar topladığıyla ancak uefa'ya kaldı.
kenar hücumcular yok
şöyle takıma bir göz gezdiriyorum. iki kenar hücumcu yok. ibrahim sola gidip gidip saplandı, oradan çıkamadı. ne kendi çıkabildi, ne de topu çıkarabildi. kaan dobra da uzun zamandır futbol molası vermişti, onun da takımına hiç katkısı olmadı.
yasin'e tam ‘‘bu akşam en az pas hatasıyla oynuyor’’ diyordum, kaptırdığı topla beşiktaş gol yedi. o ana dek didişmesinin hiçbir anlamı kalmadı. takımda da dün akşamki oyunda ‘‘haa, şu da çok iyi oynadı’’ diyeceğim oyuncu, belki zago var. emre de ronaldo da sırıtmadılar, ama o kadar. benim gözüm de, gönlüm de dünkü oyunda giunti'yi aradı. çünkü giunti sezonun başından beri bu takımın en istikrarlı futbolcusuydu.
diskotek havasında
bu takım, bu oynadığı şampiyonlar ligi'nden sonra dersine muhakkak daha iyi çalışacaktır. uefa'da da öyle köfte takımlar yok. ama beşiktaş dersini iyi çalışırsa, en azından bir final oynar.
gurbetçilerimiz adına da çok üzüldüm. koca stadı diskotek havasına çevirdiler. bu kadar itici gücü bulmuş bir beşiktaş'ın, bu gurbetçileri güldürmesi gerekirdi, ama olmadı.
maçın hakemi oyunun üstüyle başıyla hiç oynamadı. ne gördüyse onu çaldı, topun da hep yanındaydı. şimdi söylenecek şey ne var, kestiremiyorum. demek ki, kısmet buraya kadarmış.