26 haziran 1992. ullevi stadı. avrupa şampiyonası finali. bir tarafta beyaz formasıyla son dünya şampiyonu almanya; diğer tarafta masmavi formasının kenarlarında beyaz yıldırım motifleriyle yugoslavya…
“maviler”, formalarının hakkını verircesine maça hızlı giriyorlar. maçın başlarında kullandığı köşe vuruşunda srecko katanec’in kafa vuruşu ağlara gidiyor. gole rağmen çabuk toparlanan almanlar, rakip kaleye gitmeye çalışıyorlar ama nafile. kaleci tomislav ıvkovic bugün inatçı bir gününde. zaman akıp geçerken faruk hadžibegić ‘in sağdan ortasını yaşayan efsane darko pancev ağlara gönderiyor. prosinecki gibi bir yıldızından yoksun oynayan yugoslavya, avrupa şampiyonu oluyor.
yukarıda anlattığımız maç hiçbir zaman oynanmadı. yugoslavya, 1992 avrupa şampiyonası’nın başlamasına on gün kala turnuvadan men edildi. birleşmiş milletler’in aldığı bu karar, ülkede yaşanan çatışmaların bir sonucuydu. yugoslavya’yı oluşturan milletler bağımsızlıklarını ilan ettikçe yaşanan şiddetleniyordu. futbol çoktan arka planda kalmıştı.
milli takım teknik direktörü ıvica osim, “ülke olarak bu turnuvada yer almak çok önemli” diyordu. ta ki ailesinin yaşadığı bölge bombalanana kadar. bu olay üzerine “ülkem bu turnuvada yer almayı hak etmiyor” diyerek istifasını verdi. oyuncuları ondan çok daha önce davranarak takımı boykot etmişlerdi.
hırvat ıvkovic, boşnak hadzibegic, makedon pancev, sloven katanec, karadağlı savicevic, sırp stojkovic… 1990 dünya kupası’nda çeyrek finale çıkan yugoslavya, 60’lı yıllardan bu yana ilk kez bu kadar ümitliydi. makine düzeninde işlemekle birlikte çok teknik oyunculara sahiptiler. öyle ki “avrupa’nın brezilyalıları” olarak anılıyorlardı. avrupa şampiyonası elemelerini danimarka’nın önünde lider bitirmişlerdi. 1991’de kızılyıldız, avrupa şampiyonu olunca artık sıra milli takıma gelmişti.
ama siyasi ortamın yarattığı gölge sahaya düştü. sahaysa artık uzatmalara hatta penaltılara kalacak bir savaşa ev sahipliği yapıyordu. yıllarca bir arada oynamış, başarılar kazanmış oyuncular; alkışlarla değil bombalarla saha dışına alınıyorlardı. bir futbol ekolü, büyük bir karmaşanın içinde sessiz sedasız yok olurken “brezilya” artık çok uzaklardaki bir ülkenin adıydı.
ıvica osim bir röportajında “turnuvaya katılırsak belki ülkemizle ilgili olumlu bir şeyler yansıtabiliriz” demişti. fakat günümüzde sık kullanılan tabirle “tatilden dönüp apar topar turnuvaya katılan” danimarka, o yıl avrupa şampiyonu oldu.
tatile gönderilen yugoslav futbol ekolüyse bir daha geri dönemedi.