ateşli alman seyircisi önünde ve kaygan sahada aufbau ile 1-1 berabere kalan
g. saray, 2. tur yolunda
müdaffa değil, hücum oynayan ve iyi futbol gösteren sarı-kırmızılı'lar, beraberliği turan'ın şâhâne golü ile temin ettiler. metin oktayın bir şutunu direk kurtardı
halit kıvanç magdeburg'dan bildiriyor
g saray avrupa kupa galipleri turnuvasında, yabancı sahada rakibi aufbau magdeburg takımı ile 1-1 berabere kalarak tur atlama şansına yaklaştı.
ancak bu maçın neticesi kadar türk futbolu adına memnun olunması gereken tarafı, g. saray'ın kapalı ve inatçı bir müdafaa oynamadan hücum etmesi ve iyi bir futbul göstermesidir.
devamlı surette küçük düdüklerle ve ayrıca bağırarak tezahürat yapan 23 bin alman seyircisi önünde g.saray bir gol yedikten sonra oyuna ve rakibine alışarak türk futbolunun iyi bir örneğini verdi.
hava çok rüzgârlı, kapalı, zaman zaman hafif yağışlı idi. g.saray, oyunu rüzgâra karşı başladı. rakibini tanımayışı, sahanın güzel çimen oluşuna ayak uyduramayışı ayrıca seyirci avantajı, ilk anlarda galatasaray kalesi için büyük tehlikeler yarattı. nitekim sarı - kırmızılılar, henüz kendilerini toparlayamadıkları bir anda ki bu 13 nci dakikaya tesadüf eder. almanlar bir frikik kazandılar. bunu sağ haf kubish, 30 metreden yerden bir şutla kaleye havale etti, bülent çıkış yaptı ve topu elleriyle karşıladı. ancak tehlike uzaklaşmamıştı, soliç heuer yetişerek topu galatasaray filelerine yolladı.
g.saray, yediği gole rağmen bozulmadı ve santra ile beraber hemen hücuma geçerek o da bir gol fırsatı yakaladı, fakat metin'in kale ağzından çapraz vurduğu top, direği yalayarak auta çıktı. 16. dakikadaki akında da hakem, turan'ın ceza sahasında itilmesine seyirci kaldı. esasen hollandalı hakemler üçlüsü hiç de başarılı değildi. hattâ zaman zaman beynelmilel bir maç için komik sayılacak hareketlerini gördük hakemlerin. meselâ, faul yapan turanı boynundan itiyor, bizim oyunculara yapılan faullere ses çıkarmazken magdeburglulara yapılan en ufak faulleri cezalandırıyordu. nitekim hollandalı hakem maçı iyi idare etmediğini farketmiş olmalı ki, maçtan sonra g.saraylılara, «galibiyet hakkınızdı, benim yabancı sahada müsabaka idare ettiğimi takdir etmenizi rica ederim. işim zordu. eğer bâzı hatâlarım olmuşsa kusura bakmayın» demekten kendini alamadı.
turanın şahane golü
g.saray ilk yadırgamayı atlattıktan sonra açılmış, bilhassa haflarının iyi oyunu ile maçı denkleştirmişti. devre sonuna doğru sarı - kırmızılıların bu gayreti daha da arttı. 42. dakikada üç kişiyi geçen metin ancak faulle durdurulabildi. g. saray bu yarıda rüzgâr altında olmasına rağmen müdafaa oynamıyor, sadece soliç turan'ı biraz geri çekmekle iktifa ediyor du. fakat turan hücum sırasında forvetine katılmaktan geri kalmıyordu. turan'ın bu ataklarından biri ikinci yarıda meyvesini verecekti.
ve işte ikinci devreye canlı başlıyan galatasaray, 51. dakikada hakettiği gole kavuştu. sağaçıktan yılmaz'dan gelen topu soliç yerinde ceza sahası yakınında yakalayan turan, biraz sürdü ve herkesin ne yapacağını tahmin edemediği anda da birden şutunu patlatıverdi. topu ağlarda gören seyirciler ve hattâ magdeburg kalecisi bile şaşırmıştı. turan, fevkalâde, ama öyle böyle değil, kelimenin bütün kuvvetiyle fevkalâde bir şutla golü atmıştı. bundan sonra magdeburg'lular esasen kendi sahalarında oynamanın verdiği hâleti ruhiye içinde biraz sertliğe baş vurdular. g.saray ise bu sertliğe mukabele etmeyecek kadar akıllı idi..
54. dakikada tarık'ın sakatlanması bir an endişe yarattı. fakat 3 dakikalık bir tedavi ile tarık yeniden takımına katıldı. 64. dakikada g. saray büyük bir tehlike atlattı. magdeburg santrforunun aşırttığı top, bülent'in üstünden auta çıktı. g. saray son 15. dakikada oyuna iyice hâkim olmuştu. gerçekten güzel futbol hareketleri gösteriyordu. bu arada talât'ın nefis bir şutunu kaleci kornerle kurtarabildi. akabinde metinin bir enfes vuruşunda da top direkten dönüyordu.
galatasaraylılar son dakikalarda yine de müdafaa yapmadan dâima galibiyet golü peşinde koşarak neticeye ulaştılar. sarı - kırmızılılar 1-1 lik netice ile tur atlama şansını elde ettiler. büyük başarıdan daha da önemlisi alman seyircilerinin stadyomdan çıkarken birbirlerine «türkler gerçekten mükemmel futbolculara sahipmiş, üstelik dürüst oynuyorlar» demeleriydi.