ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından;
gençlerbirliği o sezonda şöyle bir tertibe sahipti: ivo simuniç (hasan) - erkut, taner, rahim - erkan, metin (kushe), engin, mosheu, ergün (osman) - mehmet şimşek (ali ışık), kona. transferin son gününde muğlaspor'dan alınan 24 yaşındaki mehmet şimşek de, önce hücum hattında, sonra sol kanatta, ihtiyacı tam karşılayamasa da "duracak", 2000 yılına kadar gençlerbirliği'nde kalacaktı. önceki senelerde alınan ve 'vasat" bir profil çizen taner, erkan, önceki sene kimsenin dikkatini çekmeyen bir "almancı" izlenimi veren engin, olgun oyunculara dönüşmekteydiler. ama önceki sezondan beri asıl parıldayan adam, ergün penbe idi! disiplinli kişiliği ve olağan üstü soğukkanlı stiliyle, sıradan bir sol kanat oyuncusu olmanın ötesinde kaliteler sergilemeye başlamıştı ergün: top saklama yeteneğini geliştirmiş, "çaktırmadan" kanadından oyun kurucu bir işlev edinmiş, ayrıca uzaktan öldürücü şutlar atmaya başlamıştı. 1993/94 sezonunun sonunda, galatasaray'a gidecekti - neredeyse zorla! transferin gerçekleşmesinden sonra, bu arada onu evlendirmiş olan gençlerbirliği yöneticilerini arayarak geri dönmek istediğini söyleyecek, "mümkünü olmadığı" anlaşılınca hasbelkader boyun eğecekti. ergün penbe galatasaray'da teknik direktörlüğe fatih terim gelene kadar birkaç ölü sezon geçirecekti. fakat sonra kendini kabul ettirdi ve galatasaray'ın türkiye liginde üstüste şampiyon olup uefa kupası'nı kazanan kadrosunun sabit elemanları arasında yer aldı, 2002 dünya kupası'nda da başarıyla top oynadı. ergün penbe'nin, gençlerbirligi'nin "pişirdiği" (yerli) futbolcuların en kariyerlisi olduğunu rahatlıkta söyleyebiliriz. ve gençlerbirliği taraftarlarının, "gidenler" içinde kesinlikle en gölgesiz bir sevgiyle andıkları adam...
not: 93-94 sezonu ile ilgili genel bilgi olduğundan ilk maça yazdım...