mithatpaşa'daki maçın kaderini değiştirecek penaltıyı güven üç defa çekti... varol çeldi... güven tekrar attı... ve hakem büyük bir hatâ ile golü saymadı
beşiktaş elendi... altay finalist
fırtına gibi girdiği maçı 1-0 galip bitiren beşiktaş altay barajını aşamadı
necmi tanyolaç
5 dakikada 1-0 galip duruma geçmişsin ...yüklenmişsin, yüklenmişsin. rakibin neye uğradığını şaşırmış. fırtınalaşmışsın... ve sonra bırakmışsın işin ucunu. penaltılara bağlamışsın bütün ümidini.
bütün bu üzüntüler. kupanın final adayını kurtaramayacaktı tabii. sonunda gerçeğe boyun eğecekti beşiktaş. ama allah korkusu diye bir korku varsa, açık konuşmak lâzım, beşiktaş kendi kendini yerken, ali timur isimli bir hakemin de kurbanı oluyordu. beşiktaşlı futbolcular ne kadar kötü futbol oynamış olurlarsa olsunlar, eninde sonunda «hakemin insafsızlığından ve ölçüsüzlüğünden» şikâyet ederken, haklı görüleceklerdi.
maçı futbol maçı olmaktan çıkaran timur 31 dakikada beşiktasın kazandığı penaltıda güvenin varoldan dönen topu kaleye indirişini gol saysaydı, hem vazifesini yapmış olacak, hem de bu kadar üzücü olaya fırsat hazırlamayacaktı. beşiktal, bu penaltıyı kazandığı zaman maçın henüz 30. dakikası doluyordu ve 1-0 lık avantajla saldırıyordu. sanlıyı, kale önünde düşüren kâzım sebebiyet vermişti penaltıya. güven atacaktı penaltıyı. geldi topun başına, vuruşunu yaptı. varol soluna giden topu çeldi. güven yetişti ve tamamladı. hayrettir, hakem golü saymıyor ve atışı tekrarlatmaya hazırlanıyordu. niçin, nedan? sebebini anlamak imkân yoktu. bu, bal gibi goldü, böyle bir haraketi gol saymamak için deli olmak lâzımdı. ama, beşiktaş çâresiz boyun etmişti karara. hakemdi maçın hakiml! güven bir daha penaltı attı. bu defaki kaleyegirmişti. fakat hakem düdüğünü çalmadığını ileri sürüyordu şimdi. nihayet maçı maç olmaktan çıkarıp, kördöğüşüne çeviren 3. penaltıya sıra geliyordu. güven, atacaktı üçüncüyü de. bu defa varol, sağına fırlayan topu yumrukladı, kurtardı penaltıyı. hakem maçın tekrarına sebebiyet verecek derecede ağır bir hâtâya düşerken, beşiktaşın idarecilerine veya teknik yöneticilerine şu suali sormak lâzım, «böylesine önemli, şampiyonluğun kaderiyle bu kadar ilgili bir olaya niçin seyrici kalıp, penaltıyı, ayakları tir tir titreyen güven’e - hem de üçüncü defa- attırmakta ısrar ettiler?»
bu hâdise bbeşiktaş'ı, aslında sinirli ve savruk oynayan beşiktaşı bitirmişti... artık, sahada sadece altay gözüküyor ve beşiktaş granit bir kaya blokunun önünde eriyip gidiyordu.
halbuki, siyah - beyazlılar ölesiye defans yapmakta kararlı altay'a karşı hızlı yüklenmiş ve 5. dakikada sanlının hazırladığı bir pastan faydalanıp, varol'un üzerinden aşırtma bir vuruş çıkaran güven'in golüyle 1-0 öne geçmişlerdi. beşiktaş sonra duruverdi.
baştaki hızını, baştaki öldürücü gücünü 20-25 dakikacık devam ettirebilse, bu maçı kurtarır, sahadan üç farklı galip çıkardı. ama, durmuştu beşiktaş. ilerde bir sanlı ve güven gayret sarediyor, geride bütün oyuncular maksatsız hareketlerle zaman geçiştiriyorlardı. uzaktan bakanlar, beşiktaşın çok açık farklı bir galibiyetin anahtarına sahio olduğunu ve bunun için vakit öldürdüğünü sanırlardı. ancak, durum tamamen tersineydi ve altay iddialı rakibi karşısında tam bir ölüm - kalım maçı oynamaya çalışıyordu.
özcan'ın kalesinin bir kaç âni hücumla atlattığı tehlikelerden sonra beşiktaş ikinci gol fırsatı bir kere daha gelecekti. yine sanlı almış gidiyordu topu ayağına. daldı altay ceza sahasına, tam şutunu atacağı sırada, yetiştiler. biri de kâzım'dı, çelmeleyenlerin. düştüğü yer sanlının ceza sahasının içiydi. penaltı, diyorduk ki, hakem insafsızlık kampanyasına yeni bir flâma ekleyerek sanlıya yapılan hareketi ceza sahası dışında cezalandırıverdi. artık beşiktaşta ne sinir kalmıştı, ne de futbol. devre 1-0 bitti.
altay dayanıyor
ikinci yarıda müdafaada harikalar yaratan altay, beşiktaşın üstünlüğüne puan vermemek azmiyle oynuyordu. varol, beşiktaşın real madrid maçını yaşıyor, iki bek bekir ve numan avrupai kesişler yapıyor, iki yan haf devleşiyor ve sarı saçlı bir çocuk - aytekin - da beşiktaşın çarkına inanılmaz bir direnişle çelik çubuklar koyuyordu. kısacası altay beşiktaşı işletmeyecek ve son dakikalardaki tarihi mukavemeti ile kupanın finalisti olmaya hak kazancaktı...