susiç iki gün önce tv'de ‘‘beşiktaş'a 3 gol atacak halimiz yok’’ demişti. istanbulsporlu futbolcuların da antrenörleri ile aynı düşünceyi paylaştıklarını maçın tamamında gayet net bir biçimde gördük. istanbulspor turdan ümidini kesmişti. böyle bir takımın mucize yaratması elbette olanaksızdı. beşiktaş ilk maçtaki iki gol avantajına karşın son derece ciddi, son derece dikkatliydi. işi tehlikeye sokmak istemiyorlardı. işte sadece bu düşünce beşiktaş'ın turu çok rahat geçmesine yetti. ligde tüm umudunu yitiren beşiktaş'ın zaten başka alternatifi yoktu. bıçak kemiğe dayanmıştı. kupaya ister istemez dört elle sarılmışlardı. tek parola vardı, ‘‘ya hep, ya hiç.’’ ve bu kez köprüyü geçtiler.
kupa maçlarında hakem çok önemli. tek hata bir takımı bir anda saf dışı bırakabilir. dün izlediğimiz orta hakem maçın başında beşiktaş'ın bir penaltısını resmen yedi. tayfur itildi, hakem bey ise gözlerini kapadı. merkez hakem komitesi çok titiz davranmak zorunda. bu maçların affı yok.
toshack, amokachi'yi ileride tek başına bırakmış, orta alanı kalabalık tutmuştu. böylece istanbulspor'un sergen, oğuz gibi kaliteli oyuncularını kilitlemeyi amaçlamıştı. toshack'ın planı tuttu. hem oğuz, hem de sergen kalabalık arasında topla fazla buluşamadılar.
beşiktaş'ın alpay'ın golünden sonra oyunu rölantiye alması, defans güvenliğine daha da önem vermesi doğaldı. oyunu güzelleştirmek, gol sayısını artırmak için istanbulspor'un üzerine çok adamla gitmek aptallık olurdu. beşiktaş böyle bir gaflete düşmedi ve hiç değilse kupada yoluna devam etti.