kupa maçları ligle eşdeğer değil. ligde bir maç oynuyorsun, karşılığı olan puanlar var. ya alıyorsun, ya kaybediyorsun. kupa, iki raund üstünden oynanıyor. birincisine bakıp, ikincisinin sonunu bağlamak çok zor. onun için ben, kupanın finaline ikinci maça kaldı diye bakıyorum. birinciyi iyi oynayıp, ikiciyi kötü bitirirsen kupa vermiyorlar. beşiktaş'ın oyuncusu da teknik adamları da işi böyle görmeli diye düşünüyorum. ilk yarıda g.saray'ın pozisyonu yok. beşiktaş'ın ise iki oktay, bir de erkan'ın ayağından dışarı vurulan toplar var. ama g.saray'ın futbol oynama sabrını gördüm. ilk önce oyunu beraberliğe bağlayıp, ikinci oyuna inönü'den mecidiyeköy'e avantaj taşıyalım diye düşünmüşler. istedikleri de oldu. fazla hücum etmediler, her azalan dakikanın kendileri için ikinci maça avantaj taşıyacağını düşünüp öyle oynadılar. okan'ın kafasından da sürpriz bir gol buldular. o yenilen gole hayret ediyorum. okan'ın boyu 1.60 ya var ya yok. beşiktaş defansı uykuya daldı. ki bu sık sık da oluyor. bir de toshack'ı anlamak çok zor. son maçın hemen hemen en iyi oyuncusu nihat'tı. yanında tuttu. iyi futbolcunun kulübeden sahanın içine eli değmez. hadi mubarek adam baştan tuttun da, oktay'ı çıkardıktan sonra nihat'ı niye almazsın.
bir de hikmet'e takıntım var. üç, beş maç oynadı. ben de seyrettim. et mi, balık mı anlamış değilim. son iki cümle de hakeme. hagi sarı kart gördü. ikincisin de görmesi lazım olan kırmızı. niye hagi'yi koruman altına aldın? maç ateşe girmesin ben de rahatsız olmayayım diye düşündün. kendini kurtardın. beşiktaş'a yazık değil mi?