maç öncesinde bir çok medya mensubu dönüş biletlerini almışlardı. bazılarına göre elenmiştik. ama eylem gerçekleşti. önceki gün futbolcularla görüşen mustafa denizli, ‘‘işte sahne, işte perde’’ demişti ve eklemişti: ‘‘sizi milyonlarca kişi izliyor. işte fırsat.’’ sahada inançlı olanlar ve yönetenler bu zafere ulaşıyorlardı. önceleri savruktuk, acaba diyorduk. aslında gol pozisyonları da buluyorduk, hemde yüzde yüz. olmuyordu... sonra toparlandık denizli orta sahanın balansını bir anda ayarladı, tugay'ı çıkartıp tayfur'u aldı. o andan sonra pozisyon üstüne pozisyon bulduk. oluyordu, oldu.
rüştü hakikaten dün belçika'da panterdi. öyle topları kurtardı ki, inanılmazdı. kendine güveni gelmişti, ‘‘bizi eleştirmeyin, güvenin’’ diyordu, haklı çıktı. fatih'e ne demeli... fatih o kadar güzel top oynadı ki, soğukkanlıydı, cesurdu. alpay cengaverdi, ogün de öyle. yaptığımız röportajda sıkıntılarını dile getiren hakan şükür, ‘‘eleştirilere kulak asmıyordum’’ diyordu, doğru da yapıyordu ve golcülüğünü de gösteriyordu. arif de hakan ile birlikte nefis top oynuyor, suat bir maestro gibi yönetiyor, kurnazlığını gösteriyordu. beklenmeyenler oldu. neden mi, çünkü milli takımımızın çeyrek finale çıkacağına kimse inanmıyordu. ben bütün futbolcuları ve teknik heyeti inançlarından, yürekli oyunlarından dolayı alkışlıyor, alkışlıyorum. mustafa denizli'yi de cesaretinden ve sabrından dolayı kutluyorum. kendi bildiğini yaptı, işi de bitirdi.