alman milli takımını 1951 yılından beri ilk kez yeniyoruz. bunun mutluluğunu benden daha fazla yaşayacak birisi olabileceğini tahmin edemiyorum. türk futbol tarihinde artık bütün maçlar geride kalacak, yarın ve ondan sonraki günler, hep dünkü maçın kahramanlarını konuşacağız.
bir futbol takımında kaleci çok mühim diyorum. her zaman onu iddia ediyorum. kalecimiz rüştü, milli takımımız'ın ona ihtiyacı olduğu zamanlarda, hele tayfun'un gereksiz yere gördüğü kırmızı karttan sonra fevkalade oynadı ve takımımızı galibiyete taşıdı diyebilirim.
pozisyonları yok
mustafa denizli, çok akıllı ve futbolun kurallarına göre bir takım kurmuş, oyun disiplinini onlara fevkalade ezberletmiş. defansımızı sağlam tuttu. oyunun son dakikalarına kadar, rakibimiz almanya'ya bir tek pozisyon vermedik ama yukarıda da söylediğim gibi tayfun'un çıkmasıyla son 15 dakika tam bir panik halindeydik. futbolcularımız sahada ne yapacaklarını şaşırdılar. işte o arada rüştü'nün yanında şansımız da bizimle beraber oldu. 11 numaralı kirsten, inanılmaz şekilde, gol olması çok kolay iki pozisyonu dışarı atınca, artık kazanacağımız belli oldu.
milli takımımız artık düzgün bir yolda yener veya yenilir o başka. ama rakibi ile başabaş savaşır, futbol oynar, gol pozisyonuna girer ve rakibiyle ikili mücadelelerde kazanmasını bilir. milli takımımız'ın bu zaferi tabii ki, cumhuriyetimizin 75. yılında büyük bir olay. hiç kimse alman milli takımı'nın çok şey kaybettiğinden bahsetmesin. onlar bizi ilgilendirmiyor. ben dün akşamki türk milli takımıyla, mustafa denizli'yle ve bursa seyircisiyle iftihar ettim. bundan iyisi can sağlığı. daha önümüzde çok uzun bir maraton var. işin başındayız. haydi bakalım çarşamba gecesi finlandiya karşına hücum.
maçın sonucu şu, fevkalade bir hakem, fevkalade bir türk milli takımı ve yıllar sonra gelen bir almanya galibiyeti.