korku, korku, korku... işte biz bu kahrolası kompleksin kurbanı olduk. ilk 5 dakikada inanılmaz bir panik, akılalmaz bir telaş ve maç işte o dakikada bitti. biz, bayern münih'in ismine yenildik, gerçek bu.
‘‘inanç, yürek, özgüven, kararlılık, sakinlik’’ bunlar maçtan önceki resepsiyonda beckenbauer'in alman futbolunun başarısında sıraladığı belli başlı faktörlerdi.
biz işte bu faktörlerden yoksunduk. o nedenle de maçı 5. dakikada bayern'e hediye ettik.
o dakikadan sonra oyunun kontrolünü genellikle elimizde tuttuk. ama adamları ısırmadık, ısırmaktan çekindik. gol atmayı düşünmedik, daha doğrusu gol atacağımıza gönülden inanmadık.
daha da ileriye gideyim, sanki tek gollü bir yenilgiye bile razı olduk. oysa bu bir puan maçıydı. puan almamız için de gol atmamız gerekiyordu. ne yazık ki, bunu gerçekleştirmek için yeterli çabayı göstermedik. çok pas yapan, topla daha fazla oynayan takıma puan verilmiyor. bu gerçeği artık öğrenmeliyiz.
sahanın yıldızı amokachi'ydi. ne var ki, kendisine gereken yardım gelmedi. amokachi tek başına tabelayı değiştiremezdi.
beğendiğim oyunculardan biri de mehmet'ti. gelgelelim toshack, hem mehmet'i, hem de amokachi'yi kulübeye aldı. ben anlamadım, anlayan varsa lütfen anlatsın.
bilemiyorum, belki de g.saray maçını düşündü. eğer böyleyse büyük saçmalık. ilk maçı kaybettik, dileğim bu maçın bize ders olması.