sarı-kırmızılılar, karşıyaka'yı metin, ayhan, yılmaz ve mustafa'nın golleri ile 4-1 mağlup ettiler. maçın ilk yarısı 1-1 kapanmıştı
kahraman bapçum
bunca yılın o heybetli arslanı son haftalarda daldığı o miskin uykudan yavaşça uyandı... gene de bu uyanış, o arslana gönül vermiş olanların gönlünce şöyle kükreyerek bir uyanış olmadı...
karşıyaka'nın karsısındaki galatasaray, ilk dakikalarda hiç de iyi değildi. dağınık bir hava içinde, gelişi güzel bir tempo ile yuvarlanıp gidiyordu gene. onaltıncı dakikada sağdan iletiye aktarılan bir şandeli penaltı noktasında sıçrayıp yakalayan metin, üzerine gelen erdinç'in üzerinden kaleye plâse ediverdi.
fakat kırmızı - yeşilliler boş durmuyor, asılıyordu maça... 29 uncu dakikada bir ileri pası kovalayan vural, topu yakalayıp sıyrılmış. turgay'ın solundan plâse etmişti. eğer bu top zıplaya zıplaya gidip direğe, sonra da öteki direğe vurmasa maç daha o zaman değişebilirdi.
ilk devre seyirciyi, ne de uyuyan arslana gönül vermiş taraftarı doyurdu. hele son dakikada burhan eliyle düzelttiği topla ceza sahasına inip düşürülünce hakem de acaip bir kararla buna penaltı deyince. ergun penaltıyı güzel attı: turgay'ın solundan ve bir metre yükseklik ten...
asıl beklenen ikinci devre başlarken oldu: sağdan bir hızla gelişen akında kale ağzına yükleniverdi galatasaray forveti. kalecinin bloke edemediği topu ayhan ağlara yerleştiriyor ve aradan bir dakika geçmeden şimşek gibi inen yılmaz çaprazdan kaleye sokulup şütünü çekiyordu. bazuka mermisi gibi ve yerden gelen topu erdinç bloke edeyim derken kaleye sokuverdi. sürat... kazanma hırsı... heyecan.. ustalık...
ikinci devinin üçüncü dakikasında skor 3-1 olmuştu. 63 üncü dakikada da mustafa'nın ayağından dördüncü gol de oldu.
ve bunca yılın heybetli arslanı böylece güneş ışığında başlayıp son yirmi dakikası elektrik ışığında oynanan maçla yavaşça uyandı.