fenerbahçe mağlûp olabilirdi. fenerbahçe berabere kalabilirdi. fenerbahçe bir farklı galip de gelebilirdi. bu üç halde de sarı - lâcivert'liler kupadan eleniyordu. fenerbahçe için iki farklı galibiyet üçüncü maçı oynamak hakkını sağladığı için iyi, üç farklı galibiyet ise, dördüncü tura atlamak bakımından fevkalâde idi.
işte fenerbahçe tam 76. dakikada bu fevkalâde neticeyi elde etmiş, fakat bu avantajı maalesef 80. dakikada yediği golle muhafaza edememlşti. maalesef diyoruz. zirâ, sarı - lâcivertli futbolcular tribünlerin gösterdiği haklı ve coşkun tezahürata kendilerini kaptırınca birden zafer sarhoşluğu içine düştüler ve avrupa’nın dört takımı arasına girebilmek için mtk ile bir maç daha oynamak mecburiyetinde kaldılar.
bütün bu başarıyı gölgeleyen o son gol oldu. kaçan balık büyük olur derler. bir palamut lalan değil, balina idi bu fırsat.
ancak, taraflı tarafsız tek bir vücut, tek bir kalb halinde atan seyirciler şunu unutmamalıdırlar ki, dün geceki maça sarı - lâcivertli takım sakatlık, kırıklık çıkıklık demiyoruz, yüzde yirmi şansla çıktı. ve yüzde yüz bir netice alacakken yüzde doksanlık bir kazançla sahadan ayrıldı. şimdi oynayacağı üçüncü maçta bu şansı yüzde elliye yükselmiştir. bu sebepte macar şampiyonu ile başabaş dişe diş bir mücadeleye tutulacaktır. yüzde yirmi şansı yüzde doksana yükselten sarı - lâcivertlilerden, bu son fırsatı iyi neticelendirmelerini beklemek, hakkımız olacaktır.