ikinci cihan harbinden sonra avrupa futbolunda bir düşme olduğu muhakkak. bunun yanında şampiyon kulüpler ve kupa galipleri turnuasının da tesiri var. bu şampiyonalar istemeyerek takımları yabancı sahalarda kapalı müdafaa oynamağa sevkediyor.
nitekim; mtk’lılar damacaristan'daki2-0’lık farkı korumak için hem bu tarz oyunu tercih ettiler ve maçı kaybettikleri sırada oyuna asılarak yaptıkları tek golle üçüncü maçı sağladılar.
ilk golden sonra, bir ara âdeta futbol ziyafeti vermeğe başlayan sarı - lâcivertliler rakiplerin yerden oyunu ve topu koşturmaları neticesi kesilmeğe ve dolayısıyle gelişigüzel oynamağa başladılar.
şahsi gayretler yerine, nefesi tüketmeyecek olan topu istedikleri yere sevketselerdi hem dinlenme payı bulurlar, hem de düzgün bir tempo ile başlayan oyunlarını bozmazlardı.
buna rağmen nadir rastlanan bir şans neticesinde kazanılan ikinci ve bunu tâkip eden üçüncü gol neticeyi tayin etmişti. etmişti ama, asıl maç, üçüncü golden sonra başlıyordu ki: bunu ne idareci ne de oyuncular farkedemedi ve coşkunluğun verdiği şaşkınlık üçüncü maça yol açtı. bu golle beraber oyunun ağırlaştırılması ve rakip sahada top alış verişi yanmak sureti ile zaman kazanma taktiği kullanılması lazım gelirdi. fakat, biroi’den başlayıp, ismail ve atillâ'da devam eden hatâ hâzım’da bitti ve üçüncü maç macar'ların yüzünü güldürdü.