rahmetli babaannem teşvkiyede otururdu,biz ise anadolu yakasındayız,her babaanneme gittiğimizde dönüş yolunda her zaman babamı yıldızın oradan değilde mecidiköye kadar yolu uzatmasını oradan köprü yoluna girmesini isterdim,stadın oradan geçerken camı aralar,bir de maç varsa sesi dinleyip içeriyi hayal ederdim. sonra büyüdük tabi ortaokulda maçlara gitmeye başladık,şimdi düşünüyorum da o günkü ilkokula giderken sami yenin yanından geçerkenki heyecanı,stada her girdiğimde ilk çimi gördüğüm zaman yaşadığımı fark ettim. ancak aşık olduğunuz birini her gördüğünüzde heyecanlanırsınız,benimki de böyle bişi sanırım biraz.
maç konusuna gelince uefa ve süper kupa(luce 'nin ilk iki sezonunu saymazsak) sanırım içeride en tansiyonu yüksek maçlar,gökhan gönül ve volkanın atıldığı maçta hakan şükürün bacak arasını açıp ümit karanın köşeye vurduğu maç,golden sonra bambaşka bir yerdeydim. bir de herkes hemfikir mi bilmiyorum bordo maçı efsaneler efsanesidir.sabri o golu attığında şükretmek lazım ki kalpten giden olmadı.tanımadığım insanlarla sarmaş dolaştım.