21 temmuz 1941 tarihli kırmızı-beyaz dergisinden; (194. sayı)
türkiye şampiyonluk finalinde
gençlerbirliği - beşiktaşı yendi: 4-1 (3-1)
maç hâdiseli geçti. üstüste biri ofsayıttan goller yiyen beşiktaş âsabına hâkim olamadı, bu suretle maçı, kendini ve daha birçok şeti kaybetti
yeni türkiye şampiyonu gençlerbirliği takımını (?) kuvvetli soğukkanlı ve spor terbiyelerini yerinde (?) bulduk. muvaffakiyetlerini samimiyetle tebrik ederiz
yazan: muvakkar ekrem
gençlerbirliği - beşiktaş: 4-1 (3-1)
stad: 19 mayıs
seyirci: 10.000
hakem: yusuf aysal
en iyi oyuncu: ahmed, hasan, yavuz
goller: k. mustafa d. 5; k. ali d. 16; mustafa d. 25; hasan d. 70; yavuz d. 85.
g. b.: rahim; ali, ahmed; selim, halid, keşfi; ömer, k. ali, hasan, k. mustafa, mustafa
oyuna beşiktaş başladı. ilk akın avut. gençlerin mukabelesi ofsaydle kesiliyor. hasanın uzaktan bir şutu m. alinin kucağında...
3 üncü dakikada gençler kalesi ilk tehlikeyi geçiriyor. 18 sahası bir hücumda karışıyor. ibrahim topun bulunduğu kümeye yükleniyor: favul.
beşinci dakikada gençler sağ açığı ömer ofsayd vaziyette yakaladığı topla kenardan indi. yan yükseklikte mükemmel bir orta yaptı. gelen top istikametinde gençlerin merkez muhacimi birden fırladı. tam çizgi üzerinden k. mustafa çivi gibi bir kaafa şutu çıkardı. ani ve çok sıkı gelen topu m. ali tuttuğu halde içeri aldı gençlerin ilk golü.
10 uncu dakikaya kadar gelinceye kadar mütemadi bir beşiktaş baskısı ile geçiyor oyun. bu sırada zaman zaman tazyikten kurtulan ve topu gayet güzel ve rahat sevk ve idare eden gençlerin de bazı tehlikeli akınlar yaptığını görüyoruz. uzaktan keşfinin bir şutunu kaleci m. ali tutamıyor. bu, da gol olabilirdi. bir dakika sonra, belki bütün maçın neticesine müessir olabilecek bir fır(?)ar etmişti. yavuzdan şükrüye ondan hakkıya gelen topu, önünde hiç bir m(?)mamışken bu nieşhur futbolcu yandan dışarı attı.
16 ıncı dakikada hüsnü, kalesinin yirmi metre önlerinde (?)ru bir şarj yaptı. hakemin burada (?)lış ve beşiktaş aleyhindeki kararı (?)r oluyor. verilen frikik atışını küç(?) sağ üst bir şutla kaleye dayanıyor (?)a orta yükseklikten gelen çok sıkı (?) m.alinin, parmakları yanından ağlarına takıldığını görüyoruz. gençler 2 - beşiktaş 0.
18 inci dakikada gençler kalesi sol ağzında ibrahim (?)ibeli ve şutör bir oyuncu muhakkak gol kaçırıyor. ne yazık!..
25 inci dajijada gençlerbirliğinin fevkalâde bir fudbol (?)n sol açık adapazarlı mustafa (?) ofsayd halinde yakaladığı topu (?) sıkılıkta fakat o nisayarlı bir (?)de beşiktaş ağlarına üçüncü gol (?) kıyor. yan hakemi büyük bir dü(?) bayrağını sallayarak gördüğü (?) pozisyonunu orta hakemine işaret (?)nda ikaz ediyor. bu esnada ortal(?) (?)ziyeti tesbit için hayli uzak kalmış orta hakem yusuf koşarak yan hakemin (?):"nedir?" aldığı cevab şu oluyor: "ofsayd!" bu yolda makul ve âdil bir (?)reden sonra hakemin hayret u(?) (?)k birnoktai nazarla ortayı işaret (?) ve golü makbul saydoğını görüyoruz. (?) ihtilâf ve âsabi halet bu andan sonra başlıyor. kaptan sıfatile hakkı (?)ediyor. hakem gol kararında isr(?) fudbolcuları oynamak istemiyorlar gibi (?)alıyorlar. hattâ bir aralık hüsnü (?)a sahayı terketmelerini söylüyor. (?)sman bir idareci sıfatile sahayı çocukları teskine ve maça devama (?)erken polis tarafından dışarı çıkar(?)
maç bu hak(?) altında tekrar başlıyor. şimdi gençlerbirliği üç sıfır galib vaziyettedir. şükrünün müthiş ve uzaktan şutunu rahim bıraktığı halde bek ahmed tam kale çizgisi üzerinde ve yerden kafasıyka çeliyor. bu gol olabilirdi.
40 ıncı dakikada gençler sağ beki topu elile götürdü. verilen penaltıyı hakkı hafifçe kalecinin kucağına verdi. görülüyor ki bugün beşiktaşın mağlûbiyeti mukadderatı üzerindeki tesirler münhasıran hakemden doğmuyordu.
ikinci devreye beşiktaşın 45 dakika zarfında muhtelif sebeblerle iyiden iyiye bozulan sinirli havasile başlandı. zaten dakikalardır hüsnünün ibrahimle yer değiştirerek hücum hattında lüzumsuz ve manasız bir betaet tevlid ederek ileride oynamakta israrı, istanbul'un namağlûb şampiyonlarının kendilerini ne derecede kaybetmiş bulunduklarına açık bir delildir. her ne sebebden tevellüd etmiş olursa olsun, her ne şekilde tahakkuk etmiş bulunursa bulunsun üç gol fark telâfi edilemez bir vaziyet sayılmamalıdır. galatasarayın namdar müdafaa hattı izmirde son defa, dört gollük bir avantaja rağmen beş defa mağlûb olduğu gibi, beşiktaşın bir tarihte üç aleyhte rakama rağmen galatasaraylı hızırı dört defa mağlûb ederek beraberliği kurtarması gibi. hem böyle bir ihtimal pek bait olsa dahi ne çıkar? gaye şerefsiz bir galibiyetten ziyade şerefli bir mağlûbiyet seklinde teceli ederse pek feci bir şey mi olurdu?.
gençlerbirliğinin kolay yakaladığı açık avantajı her şeye rağmen muhafaza gayretile oynamakta olduğunu görüyoruz. ha san müdafaada, hattâ geri müdafaada yerleşmiş, ileride topa topu üç muhacim oynuyorlar.
10 uncu dakikada şakir topla kaleye girmek üzere. ahmedin çelmesile 18 içinde düşürülüyor. bariz bir penaltıyı hakem göremedi. hakkı kalenin önünde kafa şutunu havaya dikiyor. hakkı belli ki kafasının bütün malûm ve meşhur hâkimiyetlerini her suretle kaybetmiş halde. şakirin bu arada muhakkak bir golü atamadığı da hayretle görülüyor. beşiktaşın gençler kalesine pek ziyade abandığı fakat netice alamadıklarını seyrediyoruz. 21 inci dakikada şükrü gibi müsaid bir fudbolcu da yüzle yüz bir fırsat kaçırıyor. bir aralık ileri fırlayan hasan beşiktaş müdafaasının anbale bir durumundan istifade ederek sol ve yakın bir sıkı şutla dördüncü golü de çıkarınca, maç da maçlıktan çıkıyor.
bundan sonra fudbol namına seyre ve tahlile değer mahiyette hareketler yerine mükerrer zabıta vakaları, içtimai yaralar, psikolojik düşkünlüklerden muhtelif ve iğrenç manzaralar, bütün bir spor hayatını lekeleyecek çirkinlikler, insanı insanlıktan, soprculuğu sporculuğundan, bilhassa futbdbolculuğu futbolculuğundan nefret ettirecek sukutlara -ne yazık ki- şahid olduk. son dakikada yavuzun attığı penaltı ile 4/1 sona eren ve bir daha bu şekilde yeni bir örneğini türk sahalarında, inkılâp namına, mukaddes emaneti mübarek ellerinde tutan muazzez gençlik namına, görmek istemediğimiz bu nevi bir maçın başka cepheden bir tahlilini de "bu haftada bu" sütununda okuyacaksınız.
mazleri tükenmez "şeref" kaynaklarile dolu, kuvvetli ve kudretli beşiktaşı uğradığı -mağlûbiyete değil- talihsiz ve şayanı merhamet krizinden dolayı teselliye ve gençlerbirliği takımını da elde ettiği —galibiyetten değil- ağır başlı, centilmen ve soprcu hareketlerinden doğan umumi sempatiden dolayı takdir ve tebrike lâyık görürüm.
ankara: muvakkar ekrem talu
* * *
matbaamıza gelen beşiktaşlı idarecilerden bir zat bize şunları söylemiştir:
— vaka gazetelerin uzun uzadıya izam ettiği gibi değil, sadece bir oyuncunun diğer bir oyuncuyu kovalamasından ibarettir. vaka şöyle cereyan etmiştir: oyun esnasında birbirlerine karşı sert muamelede bulunan halil ve mustafa hakem sahadan dışarı çıkarırken gençlerbirliği müdafii ahmed halilin yanına gelerek ona küfretmiş ve bazı ağır lâflar kullanmıştır. halil de sinirlenerek oyuncuyu kovalamıştır. mesele sadece bundan ibaret.
fakat vaka bu kadarla kalsa ne mutlu. zira sahadan çıkarılan halili orada asayişi teminle mükellef bay fuadın yumruklamasını esefle elemle seyreden emektar hüsnünün bu zati yakalayıp orada ifayi vazife etmekte olan emniyet amiri bay faike teslimi nihayet bir suç mudur? demiştir.
dip not: ciltlenen gazetede sayfanın birleştiği yerlerde bazı bölümleri okuyamadım bu yüzden (?) koydum. ayrıca tüm yazı dilini birebir aktardım.
dip not 2: dergiyi gönderen fethi aytuna'ya teşekkürler..