150 milyon euroluk fenerbahçe ile bressan’sız bate arasında klasman farkı var, borisov ekibi fizikman yüzde yüzünü de sahaya koysa kalite bakımından birkaç sınıf aşağıda olduklarını gizleyemiyor. kötü zemin ve 86 dakika eksik oynamak fenerbahçe’nin belarus’ta ellerini kollarını bağladı ama bir hafta sonra istanbul’da turun misafire gitmesi için sanırım büyük bir sürpriz gerek. 35’lik dâhi koç gonçarenko da istanbul’da işlerinin zor olacağının farkındaydı ki, ikinci devrede ciddi riskler aldı: mozolevski’yle hücumu ikiledi, ofansif orta saha kurloviç’le gol silahlarını artırdı, ama savunmada tutarlı bir görüntü çizen fenerbahçe (82’de volkan’ın çıkardığı rodionov şutu hariç) ciddi bir açık vermedi. *** hiç şüphesiz, seneler sonra bu maçı anımsadığımızda aklımıza gelecek ilk şey, meireles’in 4’te gördüğü kırmızı kart olacak. uzun yıllardır futbol izliyorum, itiraf etmek gerekirse böyle bir kırmızı kart seyrettiğimi hatırlamıyorum: maç başlayalı daha 3 dakika olmuş, yani raul’ün yorulmaya bağlı sinirsel bir yıpranma yaşaması mümkün değil. intikam duygusu veya reaksiyon söz konusu olamaz, çünkü hleb’in, raul’ü sinirlendirecek bir aksiyonu yok. meireles’in attığı tekmeyi izah edecek tek mantıklı gerekçe, iki oyuncunun geçmişe dayalı bir husumeti olması (arsenal-porto ve birmingham-liverpool formalarıyla karşılaşmışlar)... sebep ne olursa olsun, böyle kritik bir maçta, böyle lüzumsuz bir noktada, böyle bir kırmızı kartın adı da ancak ihanet olabilir futbol literatüründe. meireles, sivas maçında sahada gezinmişti. mersin’de 10’uncu dakikada kendi sahalarında hazırlık pasları sırasında bomboş bir topu taca yolladı. 43’te ayağındaki meşin yuvarlağı anlamsızca yavaş davranıp rakibe verdi. 88’de gereksiz bir sarı kart görüp trabzon seyahati öncesi cezalı duruma düştü. komplo teorisyenliğini sevmiyorum, ama parçaları birleştirdiğimde de ortada hoş bir görüntü olduğunu söyleyemem. en iyimser tahminle herhalde şunu öngörebiliriz: meireles huzursuz. belki de istanbul’u terk etmek istiyor. meireles gibi bir yıldıza, her ne hissediyorsa açıkça söylemek yakışır bence...