galatasaray, galibiyeti son 5 dakikada kaçırdı: 1-1
sarı - kırmızılılar, sahada rakiplerinden daha canlı ve mücadeleci göründüler. golleri ergün ve yaşar attı
yorgun ve viyanada morali yıkılmış galatasarayı, sahada rakibinden daha canlı ve mücadeleci görünce onun hesabına sevindik tabii...
ama dakikalar ilerleyip de gerçeği görünce hepimiz hesabına üzüldük. gerçek şuydu: fenerbahçe, geçen yılın fenerbahçesi gibiydi... duran, yürüyen fakat koşmayan... top tutan, top geçiren fakat amaca gitmeyen... atlayan, sıçrayan fakat gereğince topa girmeyen...
her iki tarafın defansı adam adanın markaj yerine «bölge» kapamayı deniyor ve bunda galatasaray daha başarılı oluyordu. çünkü «girici» idiler ve... içte bu «ve» den sonrası oyunun düğüm noktası idi: fenerbahçe forvetinde kapanan bir bölge defansını yaracak hiçbir şey yoktu. sağdan, soldan ve geriden uzatılmış yüksek toplardan hiçbirini galatasaray defansından atamıyorlardı; «zone» dışında yaptıkları kısa paslarla defansı uyutup, aradan şimşek gibi sıyrılıverecek adamları da yoktu geriye tek imkân kalıyordu: uzaklardan şutlayıp yüklenmek. oysa bu forvette sorumluluktan kaçan bir hava vardı ve onu da yapmadılar.
goller
galatasarayın golü pek de beklenmeyen bir anda oldu. oyunu sarı — kırmızılı takım kendi orta saha üçlüsüne bırakmıştı. birden yılmaza top açıldı. yılmaz düzeltti ve ileri kaçan ergüne uzattı. ergün bu pasa depar yaparken defanstan tamamen sıyrılıverdi. girdi ceza sahasına ve şütünü patlattı. hâzımın hiç de uzağından geçmedi top.. iyi bir kaleci, iyi bir gününde olsa bu topu çıkartırdı.
fenerbahçenin golü ise artık taraftarların golden ümidini kestiği, gol beklemekten bıktığı bir sırada, 86 ncı dakikada oldu. hiç değilse yarım saattir rakip sahada hatta kale civarında didinip duran sarı — lâcivertliler yukarıda anlattığımız şekilde defans bölgesinin içine dalamıyor, arkasına aşamıyordu. nihayet sağdan ogün'ün şandelleyerek ortaya attığı bir topa turgay ve bekir sıçradılar. yaşar da fırladı. hiçbiri havadaki topu iyi kontrol edebilmiş değildi. ama kafayı yaşar vurdu. hepsi birden yere yuvarlandılar ve top ağlara gitti. pozisyonun hâkim adamı turgaydı. topu o almalıydı. ufacık bir gecikme bir galibiyet mal olmuştu. fakat kimsenin emektar turgayı suçlamağa hakkı olmamalıydı. çünkü galatasarayın ve türk futbolunun tarihinde bu adamın tek başına kazanılmış nice zaferlerinin hikâyesi vardı.