ilk basımı 2004 yılında olan bozkurt k. yılmaz'ın "bu aşk bizi canlı tutacak: fenebahçeli olmak" kitabından;
en uzak deplasman nerededir, nasıl gidilir? çok mu uzaktır? dönüşü yok mudur?
21 yıllık bir yaşama kocaman bir sevda sığabilir mi?
ablası didem anlatıyor: "inan fenerium'da olan onda olmayan hiçbir ürün yoktu. ne yapacaksın bu kadar formayı, tshirtü derdim hep. sarı lacivert fenerler var ya, onlardan bile almıştı, hem de kaç tane."
murat güçbilmez, kocatepe camisi'nden "bir gün herkes fenerbahçeli olacak sözü aklıma geldi" diyen galatasaraylı eniştesinin o sabah yaptırdığı sarı lacivert forması tabutunun üstünde serili olarak şimdilik veda ediyor sevdiklerine.
evlerine gittiğimizde annesi gözlerimin içine bakarak: "siz de fenerbahçelisiniz hep bahsiniz geçerdi" diyor ama konuşamıyorum. konuşmak istersem sesimin titrek çıkacağını, kelimelerin düğümlenip, cümlelerin bitemeyeceğini biliyorum. herkesin önünde ağlamaktan utanmasam uzun uzun konuşmak isterdim.
"keşke daha çok gelseydi istanbul'a ve bir de ben maça götürseydim. keşke, kazanılan maçlardan sonra arasaydım, konuşsaydık. en azından e-mail yazardım hatta bizim listeye alırdık belki de. bir hatıra forma da ben yaptırsaydım keşke..." demek o gün de aklımdaydı, şimdi de. öyle çok keşke var ki...
babası "o bizim olduğu kadar allah'ın da oğluydu, şimdi onun yanında" diyor.
annesi "neyse ki 3-0 yenildiğimiz o samsun maçını görmedi. çok üzülürdü," diyor.
metanetlerine, güçlerine hayranım ama konuşup bunları dahi söyleyemiyorum. susup oturuyorum.
kimsenin yüzüne bakamıyorum, sadece önüme konan çay ve böreklerle bakışıyoruz.
murat ağabeylerine emanet gittiği kadar rahat izleyecek artık fenerbahçe'sinin maçlarını. ister stadyumdan, isterse dev ekrandan. hem de kim bilir kimler ile... işgal altındaki istanbul'da, dereağzı'ndan anadolu'daki milli mücadeleye kaçırılacak silahları saklayan, kitaplarda hayranlık ile okuyup tanıdığımız "tıbbiyeli öğrenciler" yanlarına çoktan çağırmışlardır . "bak murat. aslmda bu sevda, sadece bir topun kaleye girmesinden çok daha farklı. bir de bizden dinle hikayesini..." diye anlatmaya başlamışlardır.
neyse ki son maçı görmedi hakikaten. bu hafta sadece maçı kaybetmedik, yenildik de... telafisi falanda yok. "ama bir söz vermek istiyorum" demek geliyor içimden de yüksek sesle diyemiyorurum.