sarı-kırmızılılar, fenerbahçe engelini 2 golle aşarak zirve yarışında 4 puan öne geçti
galatasaray inandı ve kazandı
arif kızılyalın
çok şey söylendi, yazıldı bu maç için... kimi; yüzyılın derbisi dedi kısacık bir 90 dakikaya. kimi ise ligin finali yakıştırmasını yaptı; kalan 11 maçı düşünmeksizin. demeçler verildi, dostluk çağrılarıyla birlikte ''ya yeneneceğiz, ya yeneceğiz'' mesajları iletildi kamuoyuna.
...ve taraflı tarafsız milyonların ilgi odağı g.saray-f.bahçe derbisinde son gülen taraf sarı-kırmızılılar oldu. nasıl gülmesin ki g.saray; hem yıllardır ligde yenemediği ezeli rakibi f.bahçe'yi mağlup etti, hem de şampiyonluk yarışında 4 puanlık üstünlük sağladı...
ali sami yen stadı'nda dün futbolun tüm öğeleri bir arada yaşandı; alabildiğine dolu tribünler, coşkulu bir seyirci, binlerce bayrak, heyecandan yerinde duramayan yöneticiler ve derbinin havasını belki de herkesten fazla yaşayan futbolcular... işte bu görüntülerin ardından dolu dolu oynanan 90 dakikada rakibine oranla daha iyi mücadele edip yakaladığı pozisyonları daha efektif kullanan galatasaray, belki de uzun süre unutulmayacak bir maça adını 'kazanan' taraf olarak yazdırmasını bildi.
ilk g. saray-f. bahçe maçına çıkan orhan erdemir' in düdüğü, başlayan maçın ilk bölümü denk güçlerin birbirini, 'tartması' biçiminde geçti. kontrollü futbol, iki takımın 'seyri hoş' hücum futbolunu gölgelerken iki teknik adamın da 11. oyuncu seçimlerindeki defansif düşünceleri temponun artmayışındaki etkendi. galatasaray'da bülent , fenerbahçe'de de genç serkan , emniyet supabı görevini üstlendi. böyle olunca da maçın ilk bölümü orta alan mücadelesi şeklinde geçti. tempolu oyununu bir türlü oturtamayan g.saray, ileri uçta arif 'in bireysel çabasıyla pozisyon bulurken fenerbahçe'de umut; her zamanki gibi baliç - moldovan ikilisine bağlanmıştı. ancak sarı-kırmızılı defans, bu iki yıldıza fatih ve bülent'le adeta kelepçe vurunca fenerbahçe'nin hücum gücü düştü. özellikle fatih-baliç eşleşmesi kimi zaman futbolun dışına taşıp amerikan futboluna döndü..
maçın ilk bölümünün en göze batan anları, baliç'in taffarel 'e, hagi 'nin de auta giden frikikleriydi. bunun dışında sarı- kırmızılı ekip, 33. dakikada hakan şükür 'le bir pozisyon buldu. bu dakikada hagi'nin derinlemesine yaptığı ortayı çok iyi kontrol edip ustaca dönerek uche 'den sıyrılan hakan'ın şutu, rüştü 'de kalınca g.saray fırsatı değerlendirememiş oldu. derbinin ilk bölümündeki görüntü buydu.
ikinci yarı da ise iki ekip de biraz daha enerjikti. fenerbahçe ilk bölüme hızlı başladıysa da golü bulan taraf galatasaray oldu. sarı-lacivertlilerin tayfun 'la kaçırdıkları inanılmaz fırsattan sonra dakikalar 54'ü gösterirken hakan şükür'ün bireysel çabasıyla başlayan atakta top hagi'ye geldi. rumen yıldızın ortasına yetişen yine hakan'dı. kafa vuruşu önce direk sonra rüştü'ye çarpıp kale alanına geri dönünce zamanlama becerisini çok iyi kullanan okan'a golü atmak kaldı: 1-0.
g.saray öne geçmişti. skor olarak geriye düşen f.bahçe artık risk almak zorundaydı ve aldı da. ancak sarı-kırmızılı ekip bu kez rakibine tempo ile karşılık verince oyuna heyecan geldi. uche 'nin auta giden kafa vuruşunu arif'in rüştü'de kalan şutu takip etti. g.saray ceza alanı içinde rakibiyle giriştiği ikili mücadelede kendini yerde bulan baliç'in 'penaltı' itirazları derken maçın 'yazgısı' nı belirleyen pozisyon da bu futbolcuyla gelişti. bülent'in ıskasında topu önünde bulan baliç yerden köşeye çok sert bir şut attı. tribünler 'gol' diye ayağa kalkmıştı ki dünya kupalarının deneyimli ismi taffarel inanılmaz bir refleksle gole izin vermedi. işte bu andan sonra f,bahçe'nin umutları kırılmıştı. sergen 'in oyuna katılımı ise sarı-lacivertli ekibe bir şey kazandırmayacaktı. bir de 81. dakikada hakan ünsal 'ın yerden uzun pasına yetişen b. hakan, g.saray'ın 2. golünü atınca maç da bir anlamda sona eriyordu. kalan 7 dakikayı istediği gibi değerlendiren g.saray 3 puanı alan taraf oldu.
evet g.saray, sonucu haftalardır merakla beklenen maçı kazanmasını bilmişti. f.bahçe'yi yenip puan farkını açan sarı-kırmızılılar için bu galibiyet, bir anlamda en zor engelin aşılması anlamındaydı. f.bahçe ise bir derbiden daha puansız ayrılmanın ve zirveden 4 adım geride kalmanın burukluğunu yaşadı.