gençlerbirliği, 2003-2004 sezonunda avrupa kupalarında yoluna devam eden tek türk takımı olarak sahaya çıktı. rakip uefa kupasının en büyük adayı ispanyol valencia'ydı. valencia daha 15 gün önce beşiktaş'ı inönü'de 2-0 yenerek tur atlamış ve ankara'ya gelmişti. uefa kupasında yenilgisiz olarak ve en önemlisi deplasmanda aldığı iyi sonuçlarla hedefine emin adımlarla ilerleyen valencia, bir yandan da la liga'da şampiyonluğa oynuyordu. başlarında bulunan rafael benitez inanılmaz bir top oynatıyordu takıma.
19 mayıs stadı gençlerbirliği'nin o sezonki tüm uefa kupası maçlarında olduğu gibi yine tıklım tıklımdı. saatler öncesinden stad dolmaya başlamış ve kısa sürede kapılar kapanmıştı.
gençlerbirliği sahaya damir botonjic, deniz barış, abd el-zaher el-saka, ümit bozkurt, erkan özbey, filip daems, josip skoko, serkan balcı, ali tandoğan, mustafa özkan, souleymane youla onbiriyle çıkarken, valencia sahaya; andres palop, fabian roberto ayala, amedeo carboni, javier garrido, david navarro, david albelda, mohamed sissoko, miguel angulo, ricardo oliveira, juan sanchez, munoz xisco onbiriyle çıkmıştı.
valencia fosforlu turuncu formasıyla neredeyse sahanın tamamını kaplıyor ve deplasmanda giyilen fosforlu formaların ev sahibi taraftarlar için "sinir bozuculuğu" bir kere daha sergileniyordu. ek bir not olarak, bu formanın bir benzeri 05-06 sezonunun devre arasında gençlerbirliği tarafından deplasman maçlarında giymek için hazırlanmış fakat sadece 2 maç giyilmişti.
maçın başında baskılı oynamaya çalışan gençlerbirliği 12. dakikada bir hava topu mücadelesinde mustafa özkan'ın düşürülmesi üzerine penaltı kazandı. topun gerisinde belçikalı sol kanat oyuncusu filip daems vardı. önümde duran tanıl bora bana dönüp "ne olur gol olsun mali" derken yaşadığı heyecanı görünce kendi heyecanım bir anda kayboldu ve ağzımdan sadece "atarız abi" düştü. filip sol ayağı ile çok düzgün vurdu ve hepimizi sevinçten havaya fırlattı.
golün ardından maç karşılıklı ataklarla devam ediyordu ama valencia yavaş yavaş oyunu gençlerbirliği yarı sahasına yığmaya başlamıştı. top çıkartamıyor ve iyice telaşlanıyorduk. valencia'nın tüm blokları inanılmaz uyumluydu ve araya giden top onların ataklarına dönüşüyordu. bu kritik dakikalarda tüm uefa kupası maçlarında olduğu gibi hırvat asıllı avustralyalı futbolcu josip skoko sahneye çıktı ve ayağında topu olabildiğince uzun süre tutarak takımın nefes almasını sağladı. bitiş düdüğü çaldığında inanılmaz mutluyduk.
açıkcası çok zor bir galibiyetti ama valencia gibi özellikle deplasmanda çok iyi oynayan bir takımı yenmek gençlerbirliği için çok önemliydi.
maç sonunda valencia teknik direktörü rafael benitez, bir gazetecinin beşiktaş ile gençlerbirliği arasındaki farkın ne olduğunu sorması üzerine beşiktaş'ın çok iyi oyunculara sahip olduğunu ama gençlerbirliği'nin takım oyunu oynadığını söylemişti.